1- İhtiyaç Nedeniyle Kiracının Tahliyesi
Günümüzde artan kira bedelleri, ev veya işyeri sahiplerinin iştahını doğal olarak kabartmış, kiracıların da hukuki güvenliğini tehdit eder olmuştur. Mülk sahipleri kiracıyı çıkarıp yeni kiracı ile daha yüksek bedel üzerinden kira sözleşmesi yapmak amacıyla kiracıların tahliyesi yollarını araştırmakta, kiracılar da haklarını detayları ile bilmek ve kendilerine koruma altına almak istemektedirler.
Bu süreçte kiracısını çıkartmak isteyen mülk sahipleri tarafından en sık kullanılan yöntemin ihtiyaç nedenine dayandığı görülmektedir. Bu nedenle bu yazımızda ev sahibinin kiracısını “ihtiyaç nedeniyle” tahliye ettirmesindeki şartlar, süreler ve sonuçları incelenecektir.
Türk Borçlar Kanunu madde 350/1 hükmünde düzenlendiği üzere ev sahibi, “kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu” doğduğu evin/işyerin boşaltılmasını kiracıdan talep edebilir. Kiracı bu talebi rızai olarak yerine getirmez ise mülk sahibi tarafından tahliye davası açılması gerekir. Fakat tahliye davasını kazanabilmesi için, gerçek, samimi ve zorunlu bir ihtiyacının bulunduğu ispatlanmak zorundadır. İhtiyaç zorunluluğu davanın açıldığı tarihten kesinleştiği tarihe kadar da devam etmek zorundadır (Yargıtay 3 HD 26.11.2019 tarihli, 2019/4504 E. , 2019/9283 K.). Aksi durumda zorunluluk ortadan kalkacağından ihtiyaç nedeniyle açılan tahliye davası reddedilecektir.
Yine kanunda yer almayan fakat HGK kararı ile aranan bir şart daha mevcuttur. Bu şart, taşınmazın ihtiyaca uygunluğu şartı olarak formüle edilebilir. Kararın ilgili bölümü şöyledir: "Ayrıca kiralananın olduğu gibi veya basit tadilatlarla ihtiyaca uygun olduğu saptanmalıdır. Kiralananın ihtiyaca elverişli hale getirilmesi için yapılacak tadilat esaslı nitelikte ise ya da binanın ana yapısına zarar verecekse ihtiyaca elverişli olduğu kabul edilemez ve tahliyeye karar verilemez." (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.01.2016 tarihli, 2014/117 E. ve 2016/60 K.)
2- İhtiyaç Nedeniyle Kiracının Tahliyesinde Süreler
Mülk sahibi, ihtiyaç sebebiyle kiracısını tahliye ettirmek istiyorsa şu sürelere uyarak dava açmak zorundadır, aksi halde davası reddedilir:
-Kira sözleşmesi belirli süreli kira sözleşmesi ise sözleşmenin yenilenme tarihinden sonra en geç bir ay içerisinde dava açmak zorundadır. Bu süre içerisinde dava açmaz ama ihtiyaç nedeniyle dava açacağını yazılı olarak ihtar ederse, yenilenen kira süresinin bitimine kadar dava açabilir. (Burada belirtmek gerekir ki belirli süreli kira sözleşmesi, süre sonunda kendiliğinden bir yıllığına yenilenir. Belirsiz süreliye dönüşmez, sözleşme bir yıl olarak belirli sözleşme niteliğini korur.)
-Kira sözleşmesi belirsiz süreli sözleşme ise fesih bildirim sürelerine göre hesaplanacak süreyi takip eden bir ay içerisinde davayı açmak zorundadır. Belirsiz süreli kira sözleşmesi uygulamada pek nadir karşılaşılan sözleşme tiplerinden olup, detayları incelemeye gerek görmüyoruz.
Mülk sahibinin ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açmadan önce ihtar çekmesi zorunlu değildir. Doğrudan tahliye davası yoluna gidebilir. Fakat yukarıda açıklandığı, sürenin bitiminden sonraki bir aylık süre içinde ihtar çekerse, dava açma hakkı kira süresinin bitim tarihine kadar uzamış olacaktır. Yeni malikin açacağı ihtiyaç sebebiyle tahliye davasında ise durum ve süreler farklıdır, detaylar için tıklayınız.
3- İhtiyaç Nedeniyle Kiracının Tahliyesinin Sonuçları
3.1. Tahliye Kararının İcrası ve Kesinleşmesi
Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilmiş tahliye kararlarının icraya konularak kiracının zorla tahliye edilmesi için kararın kesinleşmesi gerekmez. Mahkeme kararı aynı gün icraya konulabilir. Mülk sahibi tarafından başlatılacak icra takibi üzerine kiracıya Örnek No:2 Taşınır Teslimine Veya Taşınmaz Tahliye Veya Teslimine İlişkin İcra Emri gönderilecektir (İİK md. 26). Gönderilecek icra emrine itiraz hakkı bulunmamaktadır. Kiracı, icra emrinin tebliğinden itibaren 7 (yedi) gün içerisinde taşınmazı boşaltmak zorundadır. Bu süre içerisinde tahliye etmezse, icra müdürlüğü kanalı ile zorla tahliye işlemi yapılabilir.
3.2. Kiracının Tahliye Kararını Durdurma Hakkı ve İcranın Geri Bırakılması Kararı
Kiracı, tahliye kararının icrasının durdurulması amacıyla icra dosyasına “üç aylık kira bedeli” tutarında teminat yatırarak icranın geri bırakılmasını talep edebilir. Bu ifademizi destekleyen bir yasa maddesi bulunmamaktadır. Zira genel mahkemelerce kira bedelinin ödenmemesi dışındaki nedenlerle verilen tahliye kararının icrasının durdurulmasına ilişkin olarak düzenlenmiş bir hüküm İİK’da yer almamaktadır. Fakat uygulamada, özellikle eski tarihli bir İBK kararı gerekçe gösterilerek İİK 269/III hükmü ile İİK 36 hükmünün kıyasen salt tahliye kararlarının icrasında da uygulanabileceği kabul edilmektedir. Bu madde hükümlerine göre, genel mahkemelerce verilen tahliye kararlarının icrası borçlu kiracı tarafından yatırılacak üç aylık kira bedeli tutarı ile durdurulabilecektir. Bunun için elbette tahliye kararının tehir-i icra istemli olarak istinaf edilmesi, ardından teminatın yatırılması ve doksan günlük mehil vesikası alınması gerekir.
4- Kiraya Verenin Kiracıyı Tahliye Ettirmesi ve Başkasına Kiraya Vermesi Halinde Tazminat
Türk Borçlar Kanunu madde 355 hükmü, kiraya verenin kötüniyetli davranışlarını engellemek amacıyla caydırıcı bir hüküm getirmiştir. Mülk sahibi, ihtiyaç nedeniyle kiracıyı tahliye ettirmiş ve bu taşınmazı davada belirtilen amacına uygun kullanmamış, başkasına kiraya vermiş ya da başka amaçlarla kullanmışsa, kiracıya bir yıllık kira bedeli kadar tazminat ödemek zorundadır. Fakat bu tazminatın doğması için, kiracının iradi olarak değil, mahkeme kararı aracılığıyla tahliye edilmesi gereklidir. Kiracı bir ihtar üzerine evi boşaltmış ya da dava devam ederken kendi kararı ile evden ayrılmışsa tazminat talep edemez (Yargıtay 3 HD 17.09.2019 tarihli ve 2018/5894 E. , 2019/6781 K.). Kanaatimizce mahkeme kararından sonra ve fakat icrasından evvel iradi olarak boşaltma durumunda da tazminat talep edilmesi mümkün olmalıdır.
Nitekim Yargıtay 3. HD 21.02.2019 tarihli ve 2017/4632 E. , 2019/1687 K. sayılı kararında da “bir yargı kararı” nedeniyle tahliyeden söz edilmekte olup bu görüşümüz desteklenmiştir. Aynı kararda, kiracının bir ihtarname nedeniyle evi boşaltması halinde tazminat talep edemeyeceğini ifade etmiştir. Fakat aynı dairenin 25.03.2019 tarihli ve 2017/6483 E. , 2019/2527 K. sayılı kararında da: “kendiliğinden tahliye edilmiş olup davalının gereksinim nedeniyle açtığı bir tahliye davası ve bu tahliye davası sonucu verilen mahkeme kararının uygulanması suretiyle tahliyenin sağlanması durumu söz konusu olmadığından 355. maddede düzenlenen tazminat koşulları oluşmamıştır.” şeklinde kurulan cümle nedeni ile kararın icra dairesi kanalıyla uygulanması halinde tazminatın talep edilebileceği yönünde izlenim oluşmaktadır. Kanaatimizce bu ifade biçimi hatalı olmuştur. Zira hiç kimse icra dairesi kanalıyla zorla tahliyenin muhatabı olmak yahut aleyhine icra takibi yapılmasını ve kendisine icra emri gönderilmesini beklemek zorunda tutulmalıdır. Mahkemece verilmiş bir tahliye kararı üzerine, mahkeme kararına uyarak taşınmazı tahliye eden kiracı da zorla tahliye edilmiş kabul edilmeli ve tazminat isteyebilmelidir.
Sonuç Olarak
İhtiyaç nedeniyle kiracısını tahliye ettirmek isteyen ev sahibi, bu konuda kiracısına bir ihtar çekmek zorunda değildir. Yeni malikin durumu farkılıdır, onun ihtar çekmesi gerekir, detaylar için tıklayınız. Belirli süreli kira sözleşmesinin bitimini takiben bir ay içerisinde açılacak tahliye davasında, ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğu ispatlanabilirse kiracının tahliyesi sağlanabilir. Tahliye kararının kesinleşmeden icrası mümkün olup, kiracının üç aylık kira bedelini icra dosyasına yatırarak tahliye kararını istinaf etmesi halinde kararın icrası durdurulacak, kiracı tahliye edilemeyecektir.
Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 31.08.2021