Hizmet Tespit Davalarında Beş Yıllık Hak Düşürücü Süre Nasıl Hesaplanır?

1- Hizmet Tespit Davalarında Beş Yıllık Hak Düşürücü Süre

Yargı kararlarında da kabul edildiği üzere, sigortasız çalışma Türkiye gerçeklerinden biridir. Sigortasız çalışması bulunan işçiler, sigortasız çalıştırıldıkları yılı takip eden yeni yılın ilk gününden itibaren başlamak üzere beş yıl içerisinde sigortalılıkların tespiti amacıyla dava açabilirler. Beş yıllık sürenin hangi hallerde işlemeye başlayacağı, hangi hallerde işlemeyeceği yıllardır tartışılmaktadır. Yargıtay özel daireleri ile Hukuk Genel Kurulu kararları arasında çeşitli çelişkiler mevcuttur.

Bu çalışmada beş yıllık hak düşürücü sürenin ne zaman ve hangi koşullarda işleyeceğine dair yargı kararları ile örneklendirme yolu ile birtakım sık karşılaşılan sorunlara cevaplar aranacaktır.

2- Hizmet Tespit Davalarında Beş Yıllık Hak Düşürücünün Sürenin Hesaplanması ve Yargı Kararları

2.1. İşçinin Sigorta Bildirimi Hiç Yapılmamışsa

Beş yıllık süre yalnızca işçinin sigorta bildiriminin hiç yapılmadığı, işe giriş bildirgesinin düzenlenmediği ve SGK’ya verilmediği durumlarda gündeme gelmektedir. Kurum’a hiçbir zaman bildirim yapılmamışsa, işçinin işten ayrıldığı yılın son gününden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlayacaktır.

“Somut olaya gelince, davacının sigorta başlangıç tarihinin 31.05.1979 olduğunun tespiti talebi bakımından, işe giriş bildirgesinin düzenlenmemesi ve Kuruma herhangi bir şekilde hizmet bildirimi ile ücretinden prim kesintisi de yapılmaması, yönetmelikte belirtilen belgelerin bulunmaması karşısında hizmet tespiti isteminin dava tarihi itibariyle hak düşürücü süreye uğradığı açıktır.” ( Yargıtay HGK 10.06.2020 tarihli, 2016/906 E.  ,  2020/383 K. )

2.2. Geç de Olsa Sigorta Bildirimi Yapılmışsa

İşçinin beş yıl çalıştığını ve fakat işveren tarafından sadece ara dönemde altı ay ya da bir yıl gibi kısa bir dönem için sigorta bildiriminin yapıldığı ihtimalde bildirim öncesi dönem yönünden hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı tartışmalara neden olmaktadır. Hukuk Genel Kurulu güncel bir kararında 2007 yılında açılan davada, 1971 – 1976 arasında yapılan çalışma için; 1974 yılında yapılan işe giriş bildirimi nedeniyle 5 yıllık sürenin uygulanmayacağına hükmetmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 09.07.2020 tarihli, 2016/2343 E.  ,  2020/560 K.

“Davacının şahsi sigortalı dosyasında yer alan belgeler incelendiğinde ise; dava konusu işyerinden 01.07.1974 ve 01.05.1976 tarihli iki adet işe giriş bildirgesi verildiği, giriş ve çıkış tarihleri belirtilmeksizin 1974 yılı 4. dönem-1975 yılı 4. dönem arasında ve 01.05.1976 işe giriş tarihli olarak 1976 yılının 2 ve 4. dönemlerinde sigortalı bildirimlerinin yapıldığı görülmüştür. Dolayısıyla 1974 yılı 4. dönem ila 1975 yılı 4. dönem arasında davalı işyerinden bildirim yapıldığından ihtilaf konusu olan 01.07.1974 tarihi öncesi çalışmaların birleşen blok çalışma sebebiyle 506 sayılı Kanun'un 79. maddesi gereğince hak düşürücü süreye uğramadığı açıktır.”

Karardan da anlaşılabildiği üzere Hukuk Genel Kurulu uygulamalarında; özel daire kararlarının aksine, 5 yıllık hak düşürücü sürenin sigortasız çalışılan dönem için işten ayrılma sonrası başlayacağına dair görüşler kabul edilmemektedir. Kurum’a yapılan işe giriş bildirimi öncesi dönem için beş yıllık hak düşürücü sürenin uygulanabilmesi mümkün görülmemektedir.

2.3. İşten Çıkmadan Önceki Son Yıllarda Bildirim Yapılması Halinde

Uygulamada sıklıkla karşılaşılan Yargı uygulamaları çelişkilerinden biri de işçinin ilk birkaç yıl sigortasız çalıştırıldıktan sonra sigortası yapılarak yıllarca çalışması halinde 5 yıllık sürenin uygulanıp uygulanmayacağı meselesidir. Yargıtay özel dairelerinin, çalışmanın kesintisiz sürmüş olması kaydı ile 5 yıllık sürenin işten çıkış tarihinden başlayacağına dair onlarca kararı bulunmaktadır. Fakat yukarıdaki HGK kararı ile aşağıda paylaşılan HGK kararında, özel daire kararlarının tam aksine, sigortasız dönem için 5 yıllık sürenin uygulanamayacağı, çünkü bunun blok çalışma sayılması gerektiği kabul edilmiştir.

“Bu nedenle, işe giriş bildirgesinden önceki çalışmalar yönünden, sigortalının çalışmasının kesintisiz olarak devam etmiş olması hâlinde, çalışmaya ilişkin Yönetmelikte düzenlenen belgelerden olan işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmiş olması karşısında hak düşürücü süreden söz etmek mümkün olmayacaktır.” ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu  16.07.2020 tarihli       2016/2141 E.  ,  2020/585 K. )

2.4. Özel Daire Güncel Kararları Uyarınca Bildirim Öncesi Dönem İçin Hak Düşürücü Süre İşler

“Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.

Değinilen yasal düzenleme ve açıklamaların ışığı altında dosya kapsamdan; davacının, 01.11.2004-15.07.2006 döneminde, davalı siteye ait 45546 sicil numaralı iş yerinden, tam süreli çalışmalarının Kuruma bildirildiği, eldeki davanın ise 2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. 01.10.2001-01.11.2004 tarihleri arasındaki döneme ilişkin davacı çalışmalarına yönelik, davalı Kuruma bildirge veya bordro verilmediği gibi davacının Kurumca bir çalışmasının da tespit edilmediği anlaşılmaktadır. Davacının, davalı işveren nezdinde geçen çalışmalarının 15.07.2006 tarihinde sonlandığı ve davanın 2012 tarihinde açıldığı gözetildiğinde 31.12.2011 tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin dolduğu belirgindir. Mahkemece, talebe konu 01.11.2004 tarih öncesi çalışmaların hak düşürücü süreye uğradığı ve bu yüzden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” ( Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 12.10.2020 tarihli, 2020/3244 E.  ,  2020/5864 K. )

3- Hizmet Tespit Davası Örnek Hak Düşürücü Süre Uygulamaları

3.1. SGK işe giriş bildirgesi hiç verilmemiş olan, A işçisi 1985 senesinde fiilen çalışmaya başladığı firmadan 1990 senesinde ayrılmışsa dava açma süresi 31.12.1995 yılında dolmaktadır.

3.2. SGK işe giriş bildirgesi 1983 senesinde verilmiş olmasına rağmen 1979 senesinde fiilen çalışmaya başlayan B işçisi, 1985 senesinde işten çıkmış olsa bile 5 yıllık süre kendisi hakkında hiç uygulanmayacağından (HGK kararları) dilediği zaman 1979-1983 yılları arasındaki çalışmaları için hizmet tespit davası açabilir. Özel daire kararlarına göre ise 1979-1983 yılları arasındaki dönem için hak düşürücü süre 31.12.1990 tarihinde dolmuştur.

3.3. SGK işe giriş bildirgesi 1990 yılında verilmiş olmakla birlikte, çalışmaları Kurum’a bildirilmeyen ve primleri ödenmeyen C işçisi, 2002 yılında işten çıkmış olsa bile 5 yıllık süre kendisi hakkında uygulanmayacağından 1990-2002 yılları arasındaki çalışmaları için her zaman hizmet tespit davası açabilir.

3.4.  SGK işe giriş bildirgesi 1990 yılında Kurum’a verilen D işçisi, 2005 senesine kadar sigortalı çalışmış fakat 2005 senesinden sonra sigortasız çalışmaya devam etmiş ve 2010 senesinde işten ayrılmışsa hizmet tespit davası açmak için herhangi bir süreye tabii değildir. Beş yıllık süreye bakmadan her zaman dava açma hakkına sahiptir.

Sonuç

Hizmet tespit davalarında 5 yıllık hak düşürücü süre, işçinin işten çıktığı yılın son gününden itibaren işlemeye başlar. Eğer işçi yıllarca kesintisiz ve aralıksız olarak aynı işyerinde çalışmışsa, 30 yıl önceki sigortasız çalışmaları için bile hizmet tespit davası açabilir. Kesintisiz aynı işyerinde çalışma yapılmasına rağmen işçinin başkaca işverenler bünyesinde sigortalı gösterilmesi halinde, bu işlemin gerçeğe aykırı olduğu ispatlanırsa, çalışma yine kesintisiz sayılacaktır. Konu hakkında daha detaylı bilgi için tıklayınız.

Yargı uygulamalarında, hizmet tespit davalarına ilişkin hak düşürücü beş yıllık sürenin nasıl uygulanacağına, hangi tarihten başlayacağına, hangi hallerde dikkate alınmayacağına dair çelişkili kararlar bulunmaktadır. Hukuk Genel Kurulu güncel kararlarında; beş yıllık sürenin; işe giriş bildirgesinin verildiği dönem öncesindeki çalışmalar için de uygulanamayacağı görüşünde iken Yargıtay özel dairesi bu durumlarda işten ayrıldıktan sonra 5 yıl içerisinde hak düşürücü sürenin dolacağını kabul etmektedir.

Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya e-mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 11.01.2021

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.