1- Faturanın Mal Teslimine Yönelik İspat Yükü Bakımından Doğuracağı Sonuçların Değerlendirilmesi
İki tacir arasında kurulan yazılı ve yazısız bir sözleşme uyarınca düzenlenen faturanın ve bu faturaya göre faturayı tebliğ alanın davranışlarının ne gibi sonuçlar doğuracağı konusu basamaklı olarak ve çeşitli senaryolara göre incelenmelidir. Bu yazımızda da bu basamaklar tek tek incelenmeye çalışılacaktır.
-Fatura, alıcısı tarafından kabul edilip, süresi içerisinde itiraza uğramaz ve fakat defterlerine de işlenmez, BA bildirimine de konu edilmezse; açılacak alacak davasında malın teslim edildiği veya işin yapıldığı hususu ayrıca ispatlanmak zorunda mıdır?
-Fatura, alıcı tarafından kabul edilip, süresi içerisinde itiraz uğramaz ve defterlere işlenirse açılacak alacak davasında malın teslim edildiği veya işin yapıldığı ayrıca ispatlanmak zorunda mıdır?
2-Fatura Alıcısı Tarafından İtiraz Edilmeyen Ama Alıcının Defterine de Kaydetmediği / BA Bildirimine Konu Etmediği Faturanın Sonuçları
Faturanın itiraza uğramadan kabul edilmesi, fatura içeriğine konu olan mal veya hizmetin teslim edildiği yahut işin yapıldığı karine olarak kabul edilebilir mi? Yoksa bu işin yapıldığı veya malın teslimi hala fatura alacaklısı tarafından ispata muhtaç bir iddia niteliğinde midir? Yargı uygulamasında da öğretide de konu hakkında kısmi görüş birliği bulunduğunu söylemek mümkündür.
Alıcı tarafa tebliğ edilen ve süresi içerisinde itiraza uğramayan faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında fatura alacaklısı tarafından hangi hususların ispatlanması gerektiği taraflar arasında yazılı veya sözlü bir sözleşmenin var olup olmadığı sonucuna göre değişiklik gösterecektir.
Burada kısaca belirtmek lazım ki faturaya itiraz süresi TTK hükmü gereği 8 gün olup, bu süre faturanın tebliğinden sonraki gün başlar ve iş günü şeklinde değil, gün şeklinde hesap edilir. Son gün iş gününe denk geliyorsa süre ilk iş gününe kadar uzar. Faturaya itiraz süresi içerisinde itiraz beyanının göndericiden çıkması yeterli olup karşı tarafa ulaştığı tarihin bir önemi bulunmaz. Son olarak normal yollardan tebliğ edilmiş e-faturaya itiraz süresi için aynı esaslar geçerli olmakla birlikte e-fatura noter tarafından şirketin UETS adresine gönderilmişse gönderildiği tarihten 5 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağından, 5+8 şeklinde bir hesap yapılması mümkündür. Fakat okunma tarihi daha önceki bir tarihse okunma tarihinde tebliğ edilmiş sayılabileceğinden (konuyla ilgili tartışmalı kararlar olması nedeniyle tedbirli davranmakta fayda vardır) okunma tarihi + 8 gün şeklinde hesap yapılmalıdır. Fatura göndericisi tarafından normal mail yoluyla gönderilen e-faturaya itiraz ve süresi hakkında bilgi almak için tıklayınız.
2.1. Taraflar Arasında Mevcut Bir Sözleşmenin Olması ve Bunun Borçlu Tarafça İnkar Edilmemesi
TTK 21/2 hükmüne göre faturayı tebliğ alan kişi (fatura alacaklısını tebliğ ettiğini ispat edebiliyor olmalı) faturayı tebliğ aldıktan sonraki sekiz gün içerisinde faturaya itiraz etmez ise fatura içeriğini kabul etmiş sayılır. İtiraz edilmemesi, fatura alacaklısı lehine bir adi karine yaratır; karinenin sonucu fatura içeriğinin kesinleşmesidir. Fakat bu karinenin doğması için bir şart vardır: faturanın sözleşmesel bir ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Sözleşmesel ilişkinin fatura borçlusu tarafından inkar edilmemesi halinde, fatura, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiye göre düzenlenmiş sayılacaktır. İçeriğinin de (itiraza uğramaması nedeniyle) sözleşemeye uygun olarak tanzim edildiği adi bir karine olarak kabul edilecektir. Davalı fatura borçlusu sözleşmeyi inkar etmemiş olmakla birlikte, kesinleşen fatura içeriğine ilişkin adi karineyi her türlü delille çürütebilir. Diğer bir deyişle, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığı iddiası artık davalı tarafça ispatlanması gerekir.
Bu halde şunu açıkça söyleyebiliriz; i. Fatura tebliğ edilmiş, ii. Deftere işlenmemiş, iii. itiraza da uğramamış iv. Sözleşmesel ilişki de inkar edilmemişse fatura içeriği kesinleşmiştir. Fatura alacaklısı artık sadece mal teslimini ispat etmekle yükümlüdür.
2.2. Taraflar Arasında Mevcut Bir Sözleşmenin Bulunmaması veya Bunun İnkar Halinde İspatlanamaması
İtiraza uğramayan, alıcı tarafından deftere de işlenmeyen fatura nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında; fatura borçlusu taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığı, faturanın sözleşmesel ilişki nedeniyle değil tek taraflı olarak düzenlendiği iddiası ileri sürülmüşse; fatura düzenleyen tarafından artık “adi karine” olarak adlandırılan içerik karinesinden yararlanılamaz[1]. Fatura düzenleyen önce, faturanın sözleşmesel bir ilişki nedeniyle düzenlendiğini ispat etmelidir. Sözleşmesel ilişki ispat edilemiyorsa, dava reddedilecektir. Gönderilen faturanın bir icap olduğu, itiraz edilmemesinin de bir kabul anlamına geldiği ve taraflar arasında sözleşme kurduğu görüşleri mevcut ise de Yargıtay bu görüşü kabul etmemektedir.
Örneğin bir kararında[2] Yargıtay, tarafların eskiden beri cari hesapla çalıştığı dikkate alındığında, taraflar arasında bir sözleşmenin var olduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle defter incelemesinin sözleşmenin ispatına elverişli olduğunu ifade etmiştir. Tabi sözleşme ilişkisinin ispatı ile artık fatura içeriği karinesi tekrar doğacak ve içeriğin sözleşmeye uygun olduğu (itiraz edilmediği için) kabul edilecektir.
2.3. Faturaya İtiraz Edilmemesinin Yarattığı Karinenin Anlamı ve Mal Teslimi İspatı
Faturaya itiraz edilmemesi nedeniyle doğan karine, Yargıtay’ın önceki kararlarında farklı değerlendirilmekte, “malın teslim edildiğine veya işin yapıldığına karine” olarak görülmekteydi. Fakat son yıllarda bu görüş değiştirilmiş ve faturaya itiraz edilmemesinin sadece içerik karinesi yaratacağı, ifa karinesi yaratmayacağı görüşü benimsenmiştir. Diğer bir deyişle, faturaya itiraz edilmemesi fatura alacaklısının fatura konusu mal veya hizmeti teslim/ifa ettiği sonucunu doğuramaz. Fatura alacaklısı, faturasına itiraz edilmese bile malı teslim ettiğini veya işi yaptığını ispat etmek zorundadır. Bunun için sevk irsaliyesi ve/veya hak ediş raporu, hizmet uygulama formu, teslim alındı belgesi gibi belgelere ihtiyaç duyulmaya devam edilir.
Fatura borçlusu tarafından bakıldığında, o da fatura içeriğinin gerçeği yansıtmadığını ispat etmek zorundadır. Uzunca bir dönem Yargıtay kesinleşen fatura içeriğine karşı senede karşı senetle / yazılı delille ispat şartı aramakta, diğer bir deyişle itiraza uğramamış faturanın, içerik itibariyle senet hükmünde olduğunu kabul etmiştir. Bu dönemde verilen kararlara göre itiraz edilmeyen faturanın içeriğinin aksinin ispatı yazılı belge, ticari defterler veya yeminle mümkündür[3]. Fakat artık durum böyle değildir, Yargıtay güncel 2020 tarihli kararında; aksi ispat faaliyetinin her türlü delille yürütülebileceğini kabul etmiştir[4].
3- Faturaya İtiraz Edilmemesi ve Alıcı Tarafça Defterlere İşlenmesi Halinde Mal Teslimi Karinesi
Yukarıda açıklandığı üzere, borçlu tarafça faturanın sekiz günlük süre içerisinde itiraza uğramaması, malın teslim edildiği veya işin yapıldığı anlamına gelmez. Davacı fatura alacaklı mal teslimini veya işin yapıldığını ispat yükü altında olmaya devam eder. Fakat faturaya itiraz edilmemiş ve fatura alıcının defterine kaydedilmişse artık ispat yükü yer değiştirir.
Yargıtay konuyla ilgili kararında[5]“Ayrıca adına fatura düzenlenen, bu faturayı ticari defterlerine itirazsız olarak kaydetmişse, bu kayıt, fatura konusu sözleşmenin ve bu sözleşmedeki işin yapıldığı anlamına gelir. Davalı borçlunun uzun süre sonra iade faturası düzenlemesi özellikle bu faturanın karşı tarafın defterlerine kaydedilmemiş olması karşısında bu olguyu değiştirmez. Bu durumda borçlu taraf, faturaları ticari defterine işlemişse, borcun doğmadığını veya borcu ödediğini ispatlamak zorundadır.”
Yargıtay yine bir başka kararında[6]“Dava, faturaya dayalı mal satımından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali davası olup dava konusu takip dayanağı satış faturalarının tamamının davalının ticarî defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum davalının takip konusu fatura içeriği malları teslim aldığına karine oluşturmaktadır. Bunun aksinin ispat yükümlülüğü davalıya aittir.”
Yargıtay yine bir başka kararında[7]“davacı ile davalı arasında, davacının mal satışına ve davalı adına borç ödenmesine dayalı bir ticari ilişkinin olduğu, davalının, davacı tarafından düzenlenen faturaları BA (Bilanço Alış) bildirimlerinde bildirdiği, davalı tarafça söz konusu faturaların defterlerine işlendiğinin kabul edildiği, dolayısıyla fatura içeriğindeki malların davacı tarafından davalıya teslim edildiğinin kabulü gerektiği”
Konuyla ilgili ayrıntılı değerlendirme ve tartışmaları içeren güncel bir kararında[8] “borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK'nın 222. (6762 sayılı TTK'nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.”
Görüldüğü üzere, satıcı tarafından düzenlenen fatura alıcı tarafından itiraza uğramadan alınmış, kabul edilmiş ve defterlere de işlenmişse, artık davacı tarafça teslim hususunda bir ispat faaliyet yürütülmesi gerekmez. Zira artık teslim karinesi işlemeye başlar ve davacının malı veya hizmeti teslim ettiği kabul edilir. Malın teslim edilmediği veya sair sebeplerle borcun bulunmadığı artık davalı borçlu tarafından ispatlanmak zorundadır.
Sonuç Olarak
Fatura alacaklısı; faturayı tebliğ ettiğini ispatlamakla, ispat yükünün bir kısmını karşı tarafa devreder. Karşı taraf süresi içerisinde faturaya itiraz ettiğini ispatlayamazsa fatura içeriği kesinleşmiş olur. Fakat karşı taraf bu sırada sözleşmesel ilişkiyi inkar etme yoluna gidebilir. Bu durumda alacaklı tarafından sözleşmesel ilişki ispat edilmelidir. Sözleşme ispat edilirse karine tekrar gündeme gelir ve fatura borçlusu içeriğin sözleşmeye aykırı olduğunu ispat etmesi gerekir.
Fatura itiraz uğramaz, sözleşme de inkar edilmezse (veya inkar edilse de sözleşme ispatlanabilmişse); fatura alacaklısı tarafından sadece mal teslimi ispat edilmek zorundadır. Mal teslimi veya hizmet ifasını gösterir belge niteliğinde bir delil mevcut değilse, dava reddedilir.
Fatura borçlusu tarafından tebliğ alınan faturaya itiraz edilmemiş ve fatura deftere işlenmişse artık mal tesliminin ispatına da gerek yoktur. Fatura borçlusu; borçlu olmadığını (teslim edilmediği, ayıplı olduğu, iade edildiği ve sair) çeşitli esasa ilişkin savunmalarla ispat etmek zorundadır.
Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 06.09.2021
[1]Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 11.11.2020 tarihli, 2019/3926 E. - 2020/2954 K. sayılı ilamı: Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge gerçek anlamda fatura olarak kabul edilemez. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur.
[2] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 31.05.2021 tarihli 2020/6377 E. , 2021/4552 K. Sayılı ilamında: “Oysa davacı yan akdi ilişkiyi ispat zımmında tarafların ticari defterlerinin bilirkişi marifetiyle incelenmesini istemiştir. Bu itibarla mahkemece, tarafların ticari defterleri bilirkişi marifetiyle incelenerek, taraflar arasında akdi ilişki bulunup bulunmadığının tespit edilmesi…”
[3] Daha detaylı bilgi ve açıklamalar için bkz. Özçelik, V. (2018) Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi, Sayı: 138, s.223.
[4] Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 11.11.2020 tarihli, 2019/3926 E. - 2020/2954 K.
[5] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.12.2018 tarihli, 2017/2642 E. - 2018/8096 K.
[6] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.03.2021 tarihli, 2020/4242 E. - 2021/2002 K.
[7] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.04.2021 tarihli, 2020/5049 E. – 2021/4111 K.
[8] Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 11.11.2020 tarihli, 2019/3926 E. - 2020/2954 K.