Yetkisiz Temsilci Tarafından İmzalanan Sözleşmelerin Geçerliliği

1- Yetkisiz Temsilcinin İmzaladığı Sözleşmenin Geçerliliği

“Temsil hâlinde işlem temsilci tarafından temsil olunanın nam ve hesabına yapıldığından hukuki işlemin tarafı, doğrudan doğruya temsil olunandır. Temsilci hukuki işlemi temsil olunanı hiç söylemeden kendi adına yaptıktan sonra bu işlemden doğan hak ve borçları temsil olunana nakledebileceği gibi (dolaylı temsil), hukuki işlemi yaparken bu işlemi doğrudan temsil olunan nam ve hesabına da (doğrudan temsil) yapabilir.

Temsilin söz konusu olabilmesi için temsilcinin hukuki işlemi/muameleyi temsil olunan adına yapması, bunu diğer tarafa bildirmesi, temsilcinin temsil yetkisinin bulunması veya temsil olunanın sonradan yapılan hukuki işleme icazet vermesi gereklidir.

Bu noktada, mümessil tarafından yapılan hukuki işlemden doğan hak ve borçların temsil edilene ait olabilmesi için gerekli en önemli unsur; mümessilin, temsil edilen adına hukuki işlem yapmaya yetkili olmasıdır. Temsil yetkisi, temsil olunanın temsilciye, kendisini üçüncü kişiler nezdinde temsile yetkili olduğunu bildiren bir irade beyanıdır. Temsil ilişkisinin meydana gelmesi için yetki beyanının temsilcinin hakimiyet alanına ulaşması yeterlidir.

Doğrudan doğruya temsilin söz konusu olabilmesi için gerekli olan temsil yetkisinin olmaması hâlinde, temsil olunanın sonradan icazet vermesi bu noksanlığı tamamlar. Ve bu icazetle temsilci ile temsil olunan arasındaki temsil ilişkisi ispatlanmış olur. Temsil yetkisinin olmaması ve temsil olunanın icazet vermemesi hâlinde hukuki muamele kesin olarak hükümsüzdür. Temsil olunan ve temsilci, hukuki işlem ile bağlı değillerse de yetkisiz temsil ile işlem yapan temsilcinin üçüncü kişinin zararını karşılamak ile yükümlü olduğu açıktır (HGK'nın 22.09.2010 tarih ve 2010/13-414 E., 2010/412 K.).

Bu husus BK'nın 38. maddesinde; "Bir kimse salahiyeti olmadığı hâlde diğer bir şahıs namına bir akit yaptığı takdirde, bu şahıs bu akde icazet vermedikçe alacaklı veya borçlu olmaz. Diğer tarafın, temsil edilenin münasip bir müddet içinde o akde icazet verip vermeyeceğini beyan etmesini talebe hakkı vardır. Bu müddet zarfında icazet verilmediği halde, o kimse mülzem olmaz." şeklinde ifade edilmiştir.

Görüleceği üzere temsil olunan, yetkisiz temsilcinin yaptığı sözleşmeye icazet verebilir. İcazet tek taraflı bir irade beyanı niteliğinde olup, BK'nın 39. maddesindeki açık düzenleme uyarınca icazetin sarahaten veya zımnen (açık veya örtülü şekilde) bildirilmesi mümkündür[1].”

2- Sözleşmenin Şirket Tarafından Benimsenmesi ve Uygulanması Halinde

Yukarıda paylaşılan Hukuk Genel Kurulu kararında da detayları ile ifade edildiği üzere, yetkisiz temsilcinin yapmış olduğu işlemlere sonradan icazet verilmesi halinde işlemin temsil olunanı (şirketi) bağlayacağı ortadadır. Buradaki icazetin herhangi bir şekli bulunmamaktadır. Uygulamada icazetin mevcudiyetini ispat etmek, ani edimli sözleşmeler yönünden imkansızdır. Özellikle günümüzde bu uygulama, kötüniyetli müteahhit firmalar tarafından sıklıkla yürütülmektedir. Adi yazılı taşınmaz satış vaadi sözleşmelerini çalışanlarına imzalatan firmalar, alıcının hukuki bilgi eksikliğinden faydalanmakta ve alıcının açacağı davalarda “yetkisiz temsil” savunması ile tapuyu devir borcundan ve ödenen bedelin iadesi borcundan kurtulmaya çalışmaktadır. Bu noktada belirtmek gerekir ki icazetin varlığının ispatı, önceki sözleşmeler ile mümkündür. Şirket, yetkisiz temsilci konumunda olan kişinin imzaladığı başkaca sözleşmeleri kabul etmiş, uygulamış ve benimsemiş ise eldeki dosyada bu yönde bir icazeti olmasa da bu sözleşmeye de icazet verilmiş olacağı kabul edilmelidir. Yargıtay uygulaması da bu yöndedir.

“Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 23.12.2009 tarih ve 2009/13686 E., 2009/14583 K. sayılı ilamıyla, diğer temyiz itirazları incelenmeksizin, mahkemece davalı şirket ve defter kayıtları üzerinde inceleme yapılarak ...’nın yaptığı benzeri işlemleri şirketin benimseyip benimsemediği saptanması, sözleşmede alındığı yazılan 149.800 Euro’nun ticari defter ve kayıtlara intikal ettirilip ettirilmediğini belirlenmesi, benzeri olaylarda şirketin benimsemesi varsa ...’nın yaptığı sözleşmenin şirketi bağlayacağının düşünülmesi ve davada arsa sahiplerinin de taraf olması sağlanarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacı temlik alan tarafından davalı arsa sahibine karşı açılan dava birleştirilerek arsa sahibinin davada taraf olması sağlanmış, şirket çalışanı ...nin bağımsız bölümlerin satışı ile ilgili çeşitli tarihlerde şirket kaşesi altında şirket yetkilisi ... talimatıyla imzalamış olduğu dosyada mevcut birden fazla sözleşme örneğinin bulunduğu, şirket kaşesi altında imza yetkisi olmamasına rağmen yaptığı işlemlerin şirket tarafından benimsendiği, nitekim Antalya 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/397 Esas-2011/310 Karar sayılı dosyası ile sanık...nin özel belgede sahtecilik suçundan beraatine karar verildiği ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kabulü ile, birleşen davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapu kayıt ve tesciline karar verilmiştir[2].”

Sonuç Olarak

Şirket tarafından benimsenen ve uygulanan sözleşmeler, yetkisiz temsilci tarafından imzalanmış olsa bile şirketi bağlar. Zira burada yetkisiz temsilciye sonradan verilen bir icazet mevcuttur. Artık bu icazetten dönülemez. Fakat bazen sözleşmenin ani edimli olması nedeniyle icazet hali mevcut durumda ortaya konamaz ise de bu kişinin önceki işlemlerine daha önce icazet verildiği ve yetkisiz temsilci konumunda olan kişinin birçok işleminin yetkili temsilci gibi kabul gördüğü ortaya konabilir. Bu senaryoda yetkisiz temsilcinin işlemi şirketi bağlar ve dava konusu edilecek işleme de icazet vermiş olduğu kabul edilir.

Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 09.11.2022

 

[1] Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.01.2019 tarihli, 2017/2610 E. - 2019/12 K. sayılı kararı

[2] Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 28.06.2021 tarihli, 2020/2276 E. - 2021/3024 K. sayılı kararı

 

Kadir Uyanık

Av. Kadir Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Ticaret Hukuku alanında yüksek lisans eğitimi görmektedir. Çalışmalarını Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku alanında yoğunlaştırmıştır.