Telif İhlali Nedeniyle Üç Kat Tazminat Talebi Diğer Hakları Ortadan Kaldırır mı?  

 

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 68. Maddesi Uyarınca Üç Kat Tazminat Talep Eden Hak Sahibinin, Ürünlerin Toplatılması, Yayının Kaldırılması, Maddi Zararının Ödenmesi Gibi Diğer Taleplere Başvuramayacağı Hakkında

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.06.2020 tarihli, 2017/71 E.  ,  2020/483 K.

  1. FSEK’de düzenlenen ref davası, sadece tecavüzün giderilmesini değil, aynı zamanda tekrarlanmasını önleyecek tedbirlerin alınmasını ve hatta mali haklara tecavüz hâlinde hak sahibine ödenen bir çeşit para cezası taleplerini de kapsamaktadır (Tekinalp, Ünal: Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 311.). Gerçekten FSEK’in 68. maddesinde düzenlenen mali haklara tecavüz hâlinde hak sahibine “bedelin üç kat fazlasının” ödenmesine karar verilmesi, mütecavizi caydırmaya yönelik kanuni bir ceza hükmündedir. Ancak buradaki “ceza” ile kastedilen Ceza Hukuku’ndaki veya 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 179. maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 158. maddesi) anlamında bir ceza olmayıp, tamamen bir özel hukuk cezasıdır, diğer bir deyişle “medeni ceza”dır (Öztan, s. 649.). Bu itibarla FSEK’in 68. maddesi gereğince mütecavize bedelin üç katı “medeni ceza” ödetilerek hem mütecavizin haksız davranışlarının sonuçlarına katlanması hedeflenmekte, hem de tecavüzün izlerinin tamamen silinmesi sağlanmaktadır (Tekinalp, s. 319.).
  2. Ayrıca FSEK’in 68. maddesinde düzenlenen “bedelin üç kat fazlası” ile hak sahibini, zararını ispat külfetinden kurtarmak ve böylece ispat edilemeyen zararın hak sahibinin sırtında kalmasına engel olunmak istenmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.03.2002 tarihli ve 2002/11-176 E., 2002/214 K sayılı kararı).
  3. Mali haklara tecavüz hâlinde ref yöntemlerini belirleyen ve özel bir hüküm olan FSEK’in 68. maddesi gereğince açılacak “bedel” davası kusurlu davranış unsuru aranmadan açılan bir dava olup, haksız fiil sebebiyle açılan tazminat davalarıyla karıştırılmamalıdır. Zira mali haklara tecavüz hâlinde kusurlu davranış unsuruna bağlı olarak ve haksız fiile ilişkin hükümler çerçevesinde açılacak maddi tazminat davası FSEK’in 70/2 maddesinde düzenlenmiştir. FSEK’in 68. maddesine dayanılarak açılan bir davada ayrıca FSEK’in 70/2 maddesi gereğince maddi tazminat talep edilmesi mümkün değildir (Öztan, s. 650.). Çünkü FSEK’in 68/1 maddesi gereğince bedelinin üç katına hükmedilmesiyle hak sahibinin zararı rahatlıkla karşılanacaktır. Ancak FSEK’in 68/1 maddesi gereğince hükmedilen “medeni ceza” niteliğindeki bedel hak sahibinin zararının altında kalıyorsa, mütecavizin kusurunun ispat edilmesi şartıyla FSEK’in 70/2 maddesi gereğince maddi tazminat talebinde bulunulmasının önünde engel yoktur (Öztan, s. 650.).
  4. FSEK’in 68/1 maddesi “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması hâlinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.” hükmünü haizdir. Buna göre, hak sahibi, mali haklarının ihlali durumunda, özel bir tecavüzün ref’i yöntemi olarak “bu hakların bir sözleşme ile kullanılması hâlinde isteyebileceği bedelin” veya “bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin” en çok üç kat fazlasını isteyebilecektir.
  5. Buradan FSEK’in 68/1 maddesi gereğince belirlenecek bedelin, farazi bir bedel olduğu ve bu bedelin belirlenmesi bakımından da iki yöntemin benimsendiği, sadece tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmediği anlaşılmaktadır. Bu yöntemlerden birincisi, bedelin “hak sahipleri ile sözleşme yapılmış olması hâlinde isteyebileceği bedele” göre belirlenmesi, ikincisi ise “bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedele” göre belirlenmesidir. Bu yöntemlerin uygulanma alanları farklı olduğu için iki yöntem arasında bir öncelik, sonralık veya alternatif olma ilişkisi de mevcut değildir.
  6. FSEK’in 68/1 maddesi gereğince farazi bedele esas alınacak tutarın “hak sahipleri ile sözleşme yapılmış olması hâlinde isteyebileceği bedele” göre tespit edilmesinde, tecavüze konu mali hakkın, hak sahibinin rızası ile bir sözleşme çerçevesinde kullanılmış olması varsayımında ödenecek bedel ne olacaksa farazi bedel de bunun üzerinden hesaplanacaktır.
  7. Hak sahibinin tecavüzün ref’i kapsamında FSEK’in 68/1 maddesi gereğince bedel ödenmesini tercih ettiği takdirde sadece tecavüze konu mali hak kullanımları için mütecaviz ile farazi bir sözleşme yapılma iradesini açıkladığı, bu talebin kabul edilmesi hâlinde ise sadece tecavüze konu mali hak kullanımları için farazi sözleşme ilişkisinin kurulduğu kabul edilmelidir (Arslanlı, Halil: Fikrî Hukuk Dersleri II, İstanbul, 1954, s. 218; Kılıçoğlu, Ahmet: Fikrî Hakların İhlalinde Hukuksal Koruma Yolları, TBB Dergisi, S. 54, 2004, s. 72; Yavuz, Levent/Alıca, Türkay/Merdivan, Fethi: Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu C. II, Ankara,2015, s. 2080; Tekinalp, s. 319; Öztan, s. 647.). Bunun sonucu olarak mütecavizin dava konusu mali hak kullanımları farazi sözleşme kapsamında yasal kullanımlar hâline dönüşecek ve hak sahibi FSEK’in 68/1 maddesi gereğince belirlenen bedelin kapsadığı kullanımların ref’ini isteyemeyecektir (Yavuz/Alıca/Merdivan, s. 2080). Başka bir deyişle FSEK’in 68. maddesi gereğince bedel veya bunun en çok üç katını talep eden hak sahibi, tecavüz tarihine kadar, tecavüz konusuyla ilgili, çoğaltılmış ya da dağıtılmış olan eserin toplatılması, imha edilmesi gibi diğer ref taleplerinde bulunması düşünülemez (Kılıçoğlu, s. 72.). Zira burada tecavüzün, hak sahibinin talebi doğrultusunda farazi sözleşme ile ref’ine karar verilmektedir. Başka bir deyişle hak sahibi tarafından FSEK’in 68. maddesi gereğince bedel veya bunun en çok üç katının talep edilmesi, mütecavizin mali haklara tecavüzüne sonradan hak sahibi tarafından icazet verilmesi ve farazi olarak sözleşmesel temele oturtulması suretiyle yapılan kendine özgü bir ref yöntemidir. Esasen bu husus FSEK’in 68/6 maddesinde, “Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı onunla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürebilir.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu itibarla hak sahibi, örneğin dava tarihi öncesine ilişkin tecavüz oluşturan ve dolaşımdaki nüshalarının toplanması veya imhası suretiyle tecavüzün ref edilmesini istiyor ise FSEK’in 68/1 maddesi gereğince bedel ödenmesini değil, FSEK’in 70/2 maddesi gereğince tazminat veya 70/3 maddesi gereğince mütecavizin elde ettiği kârı talep etmelidir.
  8. FSEK’in 68/1 maddesi gereğince farazi bedel talep edilmesinin bir başka sonucu da zamanaşımı noktasında ortaya çıkmaktadır. FSEK’in 68/1 maddesi gereğince farazi bedel talep edildiğinde taraflar arasında farazi sözleşme ilişkisi kurulduğu için zamanaşımı süresinin de sözleşme zamanaşımı süresine tabi olduğu kabul edilmelidir. Başka bir deyişle bu durumda zamanaşımı süresi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)'nun 147. (818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)'nun 125.) maddesi gereğince 10 yıldır.
  9. Hemen belirtilmelidir ki, farazi sözleşme, bedeli ödenen mali hak kullanımları dışında, mütecavizin eylemini tümüyle hukuka uygun hâle getirmeyeceği gibi, bu bedel kapsamına girmeyen dava tarihinden sonra devam eden ya da etmesi muhtemel ihlalleri de yasal hâle getirmeyecektir. Zira farazi sözleşme gereğince yasal hâle gelen kullanım, dava konusu olan ve dava tarihinden önceki mali haklar ile sınırlıdır. Manevi haklara yönelik ihlaller farazi sözleşme kapsamında yasal hâle dönüşmez. Dolayısıyla FSEK’in 67. maddesi çerçevesinde hak sahibinin manevi haklarına yönelik tecavüzün ref’i talebi mali haklardan bağımsız olarak değerlendirilmelidir (Yavuz/Alıca/Merdivan, s. 2080.).

 

Sonuç Olarak

Telif hakkı ihlali nedeniyle açılacak tazminat istemli davada, hakları ihlal edilen davacı “bu hakların bir sözleşme ile kullanılması hâlinde isteyebileceği bedelin” veya “bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin”  üç kat tazminat talep edebilir. Uygulamada üç kat tazminatın talep edildiği sıklıkla görülmektedir. Ne var ki bu hakkın kullanılması birtakım diğer hakların kullanımına engel teşkil etmektedir. Davacının üç kat tazminat istemi taraflar arasında farazi bir sözleşme yaratmakta, böylece hak ihlali gerçekleştirenin kullanımlarını yasal zemine kavuşturmaktadır. Bu nedenle dava tarihinden önceki kullanımlar ve ihlaller için artık diğer önleme yollarına başvurulamayacaktır.

Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 16.03.2021

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.