Tek Taraflı Trafik Kazasında Sigorta Poliçesi Yoksa Güvence Hesabı Destekten Yoksun Kalma Tazminatından Sorumludur  

 

1- Güvence Hesabı Nedir?

Güvence Hesabı, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği bünyesinde kurulan tüzel kişiliğe sahip bir kuruluştur. Güvence hesabı, sigorta primlerinden yapılan çeşitli kesintilerle oluşturulmuş bir para havuzudur. Özetle, trafik kazası sonucunda kazaya sebebiyet veren kişinin belirlenememesi (kaçması gibi) ya da belirlense bile aracının sigortasının bulunmaması gibi istisnai durumlarda, zararın karşılanmasını hedefler. Güvence hesabına başvuru şartlarına ilişkin detayları buradan inceleyebilirsiniz.

2- Güvence Hesabının Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Sorumluluğu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.06.2020 tarihli, 2020/111 E.  ,  2020/422 K. Sayılı kararı
Davacılar vekili 07.02.2014 havale tarihli dava dilekçesinde; davacıların desteği ...’in 04.04.2013 tarihinde sevk ve idaresindeki aracın takla atması sonucu meydana gelen tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, aracın zorunlu trafik sigortası bulunmadığından davalı ...’nın zararı karşılaması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 2.000,00TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş iken; ıslah dilekçesi ile talebini yükseltmiştir.

UYUŞMAZLIK

Zorunlu trafik sigortası bulunmayan araç işleteni olan sürücünün tek taraflı trafik kazasında ölümünden dolayı, işleten mirasçıları tarafından Güvence Hesabından destekten yoksun kalma tazminatı talep edip edemeyecekleri ve eldeki davada alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşip birleşmediği noktasında toplanmaktadır.

GEREKÇE

Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.

..

Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir. Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla birlikte, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğunun ise, sözleşmeye dayalı bir sorumluluk olduğu tartışmasızdır. Zorunlu mali sorumluluk sigortasının yaptırılmaması durumunda Sigortacılık Kanunu'nun 14. maddesi gereği, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dâhilinde işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu Güvence Hesabı karşılayacaktır.

Öte yandan, 2918 sayılı Kanunun 92/a maddesinde yer alan “İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükmü üzerinde de durulmalıdır.

Vurgulamakta yarar vardır ki, bu hüküm işletenin eyleminden sorumlu olduğu kişilere yönelik kendi zararına dayalı talepleri noktasında önem arz etmektedir. Salt sigorta şirketinin dava edildiği ve üçüncü kişinin zararının söz konusu olduğu durumlarda bu hükmün uygulama alanı bulamayacağı açıktır.

  1. Eldeki davada, işletenin kendisine ait aracı sevk ve idare ettiği sırada tam kusuruyla meydana gelen kazada ölümü sonucu onun desteğinden yoksun kalınması davanın sebebini teşkil etmekte; işletenin yakınları işletenin kendi sigortacısının olmadığını belirterek davalı Güvence Hesabından zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı istemekte olduğundan, destekten yoksun kalma tazminatının hukuki niteliği de irdelenmelidir. (Destekten yoksun kalma tazminatının hukuki niteliğinin açıklandığı kararın devamı için buraya tıklayınız.)

  1. Hâl böyle olunca; aracı kullanan işletenin tam kusuruyla meydana gelen kazada, işletenin ölümü nedeniyle talep edilen destek zararının, ölenin değil, üçüncü kişi durumundaki destek tazminatı isteklilerinin zararı olduğu kabul edilmelidir.
  2. Burada üzerinde durulması gereken diğer bir husus da; tam kusurlu olduğu kabul edilen işletenin bu kusurunun, işletenin kendi zorunlu trafik sigortacısı aleyhine açılan davanın davacıları olan, üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlara karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğidir. Bilindiği üzere, kural olarak zarar gören sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda 6098 sayılı TBK’nın 49. (818 sayılı BK’nın 41.) maddesine göre sürücüye, 2918 sayılı KTK’nın 85/1 maddesi hükmünce de motorlu araç işletenine karşı dava açabilecektir. Sürücü ile araç işletenin sorumluluğu BK 51. madde anlamında dayanışmalıdır. Kural bu olmakla birlikte, dava açanların sıfatı, davanın hukuksal niteliği ve dayanağı, kusur durumunun davaya etkisinin belirlenmesinde etkilidir. Somut olayda da talep destekten yoksun kalma tazminatı olduğuna göre, bu tazminatın yukarıda açıklanan özellikleri gözetilerek işletenin ve sürücünün kusurunun davacıların haklarına ve dolayısıyla da taleplerine etkili olup olmayacağı da davanın bu niteliği gözetilerek çözüme kavuşturulmalıdır.
  3. Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olsa idi doğrudan işleten üzerinde doğup ondan mirasçılarına intikal edeceğinden, bu yöndeki savunmalar ölenin desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülebilecekti. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, destekten yoksun kalma tazminatına konu davacıların zararı, desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarardır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez.
  4. Şu hâle göre; işletenin ve şoförün, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden, destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
  5. Sorumluluk sigortasının yaptırılmaması durumunda Sigortacılık Kanunu'nun 14. maddesi gereği, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dâhilinde işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu Güvence Hesabı karşılayacağından, Güvence hesabının, hukuken ödediği tazminatı, zarara kusuru ile sebebiyet veren başvuru sahiplerinin murisine, dolayısı ile mirasçıları olan başvuru sahiplerine rücu etmekle mükellef olduğu, bu nedenle de alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de dava konusu olayda, BK 135. madde anlamında alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleştiğinden söz edilemeyeceği de açıktır.
  6. Eldeki davada; kazanın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olan davacıların işleten/sürücü olan destekleri vefat etmiş; davacılar, destekten yoksun kalan sıfatıyla, desteğin kendi zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olmadığından Güvence Hesabını hasım göstererek, destekten yoksun kalmaya dayalı tazminat isteminde bulunmuşlardır. Davacıların uğradıkları zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya oluşan, asli ve bağımsız bir haktır.
  7. Sonuç itibariyle: davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün tam kusurlu olması hâlinde, desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceğine, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na, Sigortacılık Kanunu’na ve Yönetmeliğe göre, zorunlu trafik sigortası limitleri dahilinde sorumluluğu üstlenen davalı Güvence Hesabının, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacının da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı Güvence Hesabının sorumlu olacağına karar vermek gerekir.
  8. O hâlde mahkemece; davacıların davalı ... karşısında üçüncü kişi olarak tazminat talebinde bulunabilecekleri kabul edilerek davacıların destekten yoksun kalma zararının bulunup bulunmadığı usulünce tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
  9. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

 

Kadir Uyanık

Av. Kadir Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Ticaret Hukuku alanında yüksek lisans eğitimi görmektedir. Çalışmalarını Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku alanında yoğunlaştırmıştır.