1- Tahliye Taahhütnamesinin Sonradan Doldurulduğu İddiası ve Görevli Mahkeme
“Davacı 01.12.2014 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile 20.08.2014 tanzim ve 20.11.2014 tahliye tarihli adi yazılı belgeye dayanarak taşınmazın tahliyesini istemiştir.
Davalı kiracı süresi içinde yapmış olduğu itirazında, tarafından kiralayana yasanın aradığı koşullarda yasal bir tahliye taahhütnamesi verilmediği, kiralayanın ilk kira sözleşmesinin düzenlendiği gün, kira sözleşmesi ile tanzim tarihi aynı olan tahliye taahhütnamesinin kendisinden boş olarak alındığını tahliye tarihinin sonradan yazıldığını belirterek, tahliye taahhüdündeki tarihe açıkça itiraz etmiştir.
İcra takibine dayanak oluşturan tahliye taahhüdü noterlikçe tanzim veya tasdik edilmiş değildir. İİK.nun 275.maddesi ve 04.12.1957 tarih, 11/26 sayılı İBK gereğince alacaklı, imzası ikrar olunsa bile tarihi inkar edilen tahliye taahhüdüne dayalı olarak itirazın kaldırılmasını isteyemeyeceğinden uyuşmazlığın halli yargılamayı gerektirir.
Somut olayda davalı kiracı tanzim tarihine karşı çıkmış olmakla uyuşmazlığın yargılamayı gerektiği gözetilerek itirazın kaldırılması ve tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesine karar verilmesi doğru değildir[1].”
2- Bazı Evraklar İmzalatıldığı Yönündeki İtirazlar ve Görevli Mahkeme
“Davacı ....02.2016 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile ....08.2008 tanzim ve 28.01.2016 tahliye tarihli adi yazılı belgeye dayanarak taşınmazın tahliyesini istemiştir.
Davalı kiracı süresi içinde yapmış olduğu itirazında, burada yaklaşık ... yıllık kiracı olduğunu, burayı ilk kiraladığı esnada kendisine formalite diye evrak imzalattırıldığını belirterek, tahliye taahhüdündeki tarihe itiraz etmiştir.
İcra takibine dayanak oluşturan tahliye taahhüdü noterlikçe tanzim veya tasdik edilmiş değildir. İİK.nin 275.maddesi ve 04.....1957 tarih, .../... sayılı İBK gereğince alacaklı, imzası ikrar olunsa bile tarihi inkar edilen tahliye taahhüdüne dayalı olarak itirazın kaldırılmasını isteyemeyeceğinden uyuşmazlığın halli yargılamayı gerektirir.
Somut olayda davalı kiracı tahliye taahhüdünün taşınmazın ilk kiralandığı esnada imzalandığını ileri sürerek tahliye taahhüdündeki tanzim tarihine karşı çıkmış olmakla uyuşmazlığın yargılamayı gerektiği gözetilerek itirazın kaldırılması ve tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulü ve itirazın kaldırılması kararına ilişkin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi doğru değildir[2].”
3- Tahliye Taahhütnamesinin Taşınmadan Önce Verildiği İtirazı ve Görevli Mahkeme
“Davacı 02.10.2015 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile 22.05.2015 tanzim ve 01.10.2015 tahliye tarihli adi yazılı belgeye dayanarak taşınmazın tahliyesini istemiştir.
Davalı kiracı süresi içinde yapmış olduğu itirazında, tahliye emrinin eki olan tahliye taahhütnamesindeki tanzim tarihine itiraz ettiğini tahliye taahhüdünün taşınmaza kiracı olarak taşınmadan önce verildiğini belirterek, tahliye taahhüdündeki tarihe açıkça itiraz etmiştir.
İcra takibine dayanak oluşturan tahliye taahhüdü noterlikçe tanzim veya tasdik edilmiş değildir. İİK.nun 275.maddesi ve 04.12.1957 tarih, 11/26 sayılı İBK gereğince alacaklı, imzası ikrar olunsa bile tarihi inkar edilen tahliye taahhüdüne dayalı olarak itirazın kaldırılmasını isteyemeyeceğinden uyuşmazlığın halli yargılamayı gerektirir.
Somut olayda davalı kiracı tahliye taahüdündeki tarihe karşı çıkmış olmakla uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği gözetilerek itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesine karar verilmesi doğru değildir[3].”
4- Tahliye Taahhütnamesinin Kira Sözleşmesi ile Aynı Gün Verildiği İtirazı ve Görevli Mahkeme
“Davacı 08.05.2015 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile, 08.06.2013 tanzim ve 01.05.2015 tahliye tarihli adi yazılı belgeye dayanarak taşınmazın tahliyesini istemiştir.
Davalı kiracı, süresi içinde yapmış olduğu itirazında, kira sözleşmesinin aslında tahliye taahhütnamesi ile aynı gün yapıldığını, ancak tahliye taahhütnamesini geçerli kılmak için baskı ile kira sözleşmesinin tarihinin daha önceki bir tarih olarak gösterildiğini belirterek, tahliye taahhüdündeki tarihe açıkça itiraz etmiştir.
İcra takibine dayanak oluşturan tahliye taahhüdü, noterlikçe tanzim veya tasdik edilmiş değildir. İİK.nun 275.maddesi ve 04.12.1957 tarih, 11/26 sayılı İBK gereğince alacaklı, imzası ikrar olunsa bile tarihi inkar edilen tahliye taahhüdüne dayalı olarak itirazın kaldırılmasını isteyemeyeceğinden uyuşmazlığın halli yargılamayı gerektirir.
Somut olayda, davalı kiracı tanzim tarihine karşı çıkmış olmakla, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği gözetilerek itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır[4].”
Sonuç Olarak
Tahliye taahhütnamesine dayalı icra takibine itiraz dilekçesinde, kiracı tarafça taahhütnamedeki tarihin inkar edilmesi halinde, kiraya veren tarafından açılacak davada görevli mahkeme icra mahkemesi değil, sulh hukuk mahkemesi olacaktır. Detaylı yazımız için tıklayınız. İtiraz dilekçesinde kiracının kullandığı ifadeler, tarihin inkar edilip edilmediği hususunda tereddüte mahal verebilir. Bunun için uygulamada sık karşılaşılan somut örneklere yukarıda yer verilmiş ve itiraz dilekçelerinde kullanılan ifadelere göre görevli mahkemenin tespitinde örnek uygulamalar açıklanmıştır. Kiracılar tarafından kullanılan neredeyse tarihe ilişkin her türlü ifadenin tarihin inkarı anlamına geldiği Yargıtay uygulamasından görülmektedir.
Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 03.04.2023
[1] Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14.02.2018 tarihli, 2017/4532 E. - 2018/2184 K. sayılı kararı.
[2] Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.10.2018 tarihli, 2017/16112 E. - 2018/17854 K. sayılı kararı.
[3] Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 25.10.2017 tarihli, 2017/4066 E. - 2017/13764 K. sayılı kararı.
[4] Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 30.01.2017 tarihli, 2017/392 E. - 2017/818 K. sayılı kararı.