1- Sosyal Güvenlik Kurumu’nun Yaklaşımı
Şirketin Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödenmemiş borçları nedeniyle şirket yöneticilerinin şahsi sorumluluğu meselesi 5510 sayılı Kanunun 88 inci maddesi ile düzenlenmiştir. Düzenlemede “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise…” ibaresine yer verildiği için olacak ki idari para cezalarından sorumluluk konusu çeşitli tartışmaları beraberinde getirmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 2011/53 sayılı Genelgesi’nde, “Bu durumda; süresinde ödenmeyen sigorta primi, idari para cezası, işsizlik sigortası primi, genel sağlık sigortası primi ve katılım payı alacaklarından dolayı tüzel kişiliğin mal varlığı ile birlikte, … diğer tüzel kişiliklerin yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzey yöneticileri şahsi malvarlıklarıyla da müştereken ve müteselsilen sorumludurlar” ifadesine yer verilmektedir.
Buradan görüldüğü üzere Kurum, şirket aleyhinde düzenlenmiş ve asıl borçlusu şirket olan idari para cezalarının ödenmemesi halinde, bu borçlardan şirket yöneticilerinin de sorumlu tutulacağı ve onlara bu borçlar için de ödeme emri düzenlenebileceği görüşündedir. Uygulamada da bu şekilde ödeme emirleri düzenlendiği görülmektedir.
2- Yargıtay’ın Konuyla İlgili Yaklaşımı ve Cezaların Şahsiliği İlkesi
Yargıtay konuyla ilgili kararlarına istikrarlı olarak cezaların şahsiliği ve özellikle “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkelerine atıfla şirket adına düzenlenmiş idari para cezalarından şirket yöneticilerinin şahsi sorumluluğunun bulunmadığını kararlarda belirtmektedir[1].
“…cezaların şahsiliği ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen idari para cezasından davacının şahsen sorumlu olmayacağı gözetilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir…[2]”
“…Somut olaya dönüldüğünde, eldeki davada, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin bir kısmının idari para cezasına ilişkin olduğu görülmekle, bu ödeme emirleri bakımından davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 140. maddesi olup gerek anılan maddede, gerekse 5510 sayılı Kanun'un 102. maddesinde, işverenin kanunla düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezası ile sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Ancak, idari para cezası, neticede bir cezai yaptırım olup, cezaların şahsiliği ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen idari para cezasından, temsil ve ilzama yetkili kişi sıfatı ile hareket edenlerin şahsen sorumlu tutulamayacağı belirgindir. … davacıya yönelik düzenlenen idari para cezası kararının bulunmadığının belirlenmesi halinde ise, cezaların şahsiliği ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen idari para cezasından davacının şahsen sorumlu olmayacağı gözetilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir[3]…”
“….Davacı adına düzenlenen 2008/16802 sayılı ödeme emrinin idari para cezasına ilişkin olduğu görülmekle, bu ödeme emri bakımından davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 140. maddesi olup gerek anılan maddede, gerekse 5510 sayılı Kanun'un 102. maddesinde, işverenin kanunla düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezası ile sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Ancak, idari para cezası, neticede bir cezai yaptırım olup, cezaların şahsiliği ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen idari para cezasından, temsil ve ilzama yetkili kişi sıfatı ile hareket edenlerin şahsen sorumlu tutulamayacağı belirgindir[4]…”
Sonuç Olarak
Sosyal Güvenlik Kurumu, tüzel kişilik aleyhinde düzenlenmiş idari para cezalarının da şirket yöneticilerinden tahsil edebileceği, 5510 sayılı Kanun’un buna yasal olanak tanıdığı görüşünde ise de Yargıtay’ın konuyla ilgili Kurum aleyhinde tesis edilmiş yüzlerce kararı mevcuttur. Bu nedenle Kurum’un söz konusu işleminin dava konusu edilmesi mümkündür.
Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 06.03.2023
[1] Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 19.02.2020 tarihli, 2019/1624 E. - 2020/1386 K. sayılı kararında: “Dava dışı şirketin işlediği fiiller nedeniyle gönderilen idari para cezasına ilişkin borçlarının da tahsili açısından, şirketin temsilcisi/ortağı olması nedeniyle davacıya gönderilen ödeme emrinin iptali/borçlu olunmadığının tespiti için açılan davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Yasanın 102 ve 103. maddelerinde, işverenin kanunla düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezası ile sorumlu olacağı düzenlenmiş olup; idari para cezası, sonucu itibariyle bir cezai yaptırım olduğu ve cezaların şahsiliği ile kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, işveren tüzel kişilik hakkında düzenlenen idari para cezasından, temsilci olması sıfatıyla davacının sorumluluğu yönüne gidilmesi mümkün değildir.
Eldeki davada, davacıya tebliğ edilen ödeme emirlerinin içeriğinin prim, işsizlik sigortası primi ve idari para cezalarına ait olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda davacının dava dışı ... Eğitim Turz. San. Dış Tic. AŞ 'nin 17.05.2007 - 11.04.2016 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olup; ödeme emirlerine konu 2013/1 - 2015/10. aylara ait Kurumun dava konusu prim ve işssizlik sigortası primlerine ilişkin alacaklarından 5510 sayılı Kanun'un 88/20 maddesine göre işveren ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğu yönündeki değerlendirme isabetli ise de, davacının idari para cezalarına ilişkin ödeme emirlerinden de sorumlu tutulması uygun görülmemiştir.
Dosya kapsamında davacıya yönelik düzenlenen idari para cezası kararının bulunmadığının anlaşılması karşısında cezaların şahsiliği ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen idari para cezasından davacının şahsen sorumlu olmayacağı gözetilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.”
[2] Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 15.05.2019 tarihli, 2016/17378 E. - 2019/4324 K. sayılı kararı.
[3] Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 01.12.2021 tarihli, 2021/6638 E. - 2021/15136 K. sayılı kararı.
[4] Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 25.10.2021 tarihli, 2021/3643 E. - 2021/12804 K. sayılı kararı.