SGK Prim Alacağı Zamanaşımı Süresinin Hizmet Tespit Davasının Kesinleşmesinden Başlamayacağı

Hizmet tespit davasının işçi lehine sonuçlanması ve kesinleşmesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun prim alacağının zamanaşımı süresinin 17.04.2008 öncesinde tahakkuk etmiş primler bakımından davanın kesinleştiği tarihten başlatılamayacağı, prim alacağının muaccel olduğu tarihin zamanaşımı başlangıç tarihi olarak uygulanmaya devam edileceği, hizmet tespit davasının kesinleştiği tarihin muacceliyet tarihi olarak kabul edilemeyeceği

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 15.03.2018 tarihli, 2016/17417 E.  ,  2018/2354 K.

Sonuç olarak belirtilmelidir ki, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsil zamanaşımı, diğer bir ifade ile zamanaşımının süresi ve başlangıç tarihi; alacağın doğduğu, tahakkuk ettirildiği (muaccel olduğu) tarihte yürürlükte bulunan kurallara göre belirlenir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.09.2006 gün ve 2006/21-546 E. 2006/565 K. ile 20.12.2006 gün ve 2006/21-806 E. 2006/814 K. sayılı kararları).

Açıklanan ilkeler, hizmet tespiti davası ile tespitine karar verilen hizmet sürelerine ilişkin Kurumun prim alacaklarının tabi olduğu zamanaşımı süresinin belirlenmesinde de aynen geçerlidir. Buna göre, hizmet tespiti davası sonucunda Kurumca tahakkuk ettirilen prim borçlarının; tespitine karar verilen hizmetin geçtiği tarihte doğmuş olması, mahkeme kararının prim borcunun doğumuna değil varlığının tespitine yönelik olması, prim borcunun tespit kararına konu devrelere tahakkuk ettirilmesi ve gecikme zammının tespitine karar verilen tarihler itibariyle başlatılması ile 5510 sayılı Kanun’un 93/2. maddesinde yer alan zamanaşımı başlangıcının hizmet tespiti davasının kesinleştiği tarih olduğuna ilişkin özel nitelikli düzenlemenin anılan Kanun’un yürürlük tarihinden öncesine uygulanmasının mümkün olmaması hususları da gözetildiğinde, hizmet tespiti davası ile tespitine karar verilen hizmet sürelerine ilişkin Kurumun prim alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususu, alacağın doğduğu, tahakkuk ettirildiği (muaccel olduğu) tarihte yürürlükte bulunan kurallara göre belirlenmelidir.

İşveren tarafından bildirilmemiş sürelere ilişkin olarak açılan hizmet tespiti davası neticesinde, hizmetlerin tespitine karar verildiğinde, tespiti yapılan hizmet süresinin primlerini ödeme yükümlülüğü yönünden yukarıda belirtilen kronolojik dönemlere bağlı olarak işverenden bu primleri talep hakkının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı tespit edilebilecektir. Kaldı ki, önceki mevzuata göre başlayan ve işleyen zamanaşımı süresi, hizmet tespiti davası ile kesilmediğine göre, bu davanın sonuçlanması ile, işverenin yeni mevzuatla getirilen yeni bir zamanaşımı süresine yeniden tabi tutulması hak ve nesafet kurallarına da uygun olmayacaktır.

Somut uyuşmazlığın incelenmesinde, hizmet tespiti davası ile 2002/10 ila 2006/10 dönemi içinde bildirilmeyen hizmetlerin tespitine karar verildiği, anılan mahkeme kararının onanmak suretiyle kesinleştiği, Kurumca tespiti yapılan günler için tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammı için davacıya borç bildirim belgesi gönderildiği, davacının 27/09/2013 tarihinde ihtirazi kayıtla borcu ödediği ve ihtirazi kayıtla ödenen borcun 5.516,94 TL'lik kısmının tahsil zamanaşımı hukuksal nedenine dayalı olarak istirdadı istemine ilişkin olarak işverence dava açıldığı, mahkemenin 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesi uyarınca mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren beş yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği gerekçesiyle, reddedildiği anlaşılmaktadır. Yukarıdaki açıklamaların ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde, mahkemece tespitine karar verilen ve 01.10.2008 tarihinden önceki dönemlere ait hizmet sürelerine ilişkin prim alacakları yönünden zamanaşımı süresi ve başlangıcının, primlerin ait oldukları (muaccel oldukları) dönemde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı belirlenirken, zamanaşımının alacağın muaccel olduğu tarihte yürürlükte bulunan kurallara göre belirlenmesi gerektiği ilkesi gözetilmek suretiyle, öncelikle prim borcunun muaccel olduğu tarihler itibariyle ay be ay ayrıştırılması ile prim ve gecikme zamlarının hangi aylara ait olduğu miktarlarıyla saptanmalı, yapılacak tespit uyarınca uygulanması gereken mevzuat belirlenerek, varılacak sonuca göre her aya ait prim borcu için ayrı karar verilmeli, 5 yılık zamanaşımına tabi olan dönemler bakımından zamanaşımı süresinin dolduğu kabul edilmeli, 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi dönemler bakımından da şimdiki gibi davanın reddine karar verilmelidir.

Mahkemece, zamanaşımı süresinin "borcun muaccel olduğu tarih" yerine, hizmet tespiti kararının kesinleştiği tarihten başlatılması suretiyle eksik ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Aynı yönde kararlar için bakınız: 21. Hukuk Dairesi’nin 17.05.2017 tarihli, 2016/15835 E., 2017/4160 K., Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 08.03.2016 tarihli, 2016/4199 E., 2016/3833 K.

 

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.