Kesinleşmiş Kambiyo Senedi (Bono) İcra Takiplerinde Zamanaşımı Süresi ve Kuralları

 

1- Kambiyo Senedine Dayalı İcra Takiplerinde Takipten Önceki Zamanaşımı

Senet alacaklısı (hamil) tarafından, senet borçlusuna (keşideci) karşı başlatılacak icra takiplerinde zamanaşımı süresi, bononun vade tarihinden itibaren üç yıldır[1]. Bonoya kefil olan (aval) kişi bakımından da aynı süre geçerli olup ona karşı da üç yıl içinde icra takibine girişilmelidir[2]. Hamilin keşideciye değil de keşideci ile birlikte veya bağımsız olarak cirantaya karşı da icra takibi yaptığı hallerde ise ciranta bakımından zamanaşımı süresi bir yıldır[3]. Bu süre içerisinde icra takibine, davaya veya zamanaşımını kesici başka bir girişime[4] konu edilmemiş senetler için kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapılamaz. Zamanaşımı süresi geçmiş bir bonoya dayalı başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu/keşideciye gönderilen ödeme emrine karşı beş günlük süre içerisinde icra mahkemesinde zamanaşımı itirazında bulunulabilir[5]. Borçlunun itirazı kabul edilirse, takibin iptaline değil durdurulmasına karar verilir[6]. Takibin durdurulması halinde alacaklının genel mahkemelerde dava açma hakkı saklı kalır[7]

2- Kambiyo Senedine Dayalı İcra Takiplerinde Takip Kesinleştikten Sonra Dosyanın Takipsizlik Nedeniyle Düşmesi ve Takibin Kesinleşmesinden Sonraki Zamanaşımı 

2.1. Takibin Kesinleşmesinden Sonraki Zamanaşımı Kavramı ve Zamanaşımı Süresi

Zamanaşımına uğramış bir senet ile icra takibi başlatılması halinden farklı olarak, zamanaşımı süresi içerisinde başlatılmış bir icra takibi kesinleştikten sonra alacaklının icra takibini takipsiz bırakması halinde de zamanaşımı meselesi gündeme gelir. Kesinleşmiş bir kambiyo takibi nedeniyle alacaklının üç yıl boyunca (ciranta bakımından bir yıl[8]) zamanaşımını kesici bir icrai işlem yapmamış olması halinde “takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı” hali ortaya çıkar. Burada da keşideci bakımından üç yıllık ve ciranta bakımından bir yıllık sürenin uygulanması gerektiği Yargıtay’ın istikrar kazanmış görüşlerindedir[9]. Bazı çalışmalarda artık on yıllık sürenin uygulanması gerektiği ifade edilmekte ise de Yargıtay bu görüşte değildir[10].

2.2. Takibin Kesinleşmesinden Sonraki Zamanaşımında İcranın Geri Bırakılması Talebi ve Talepte Bulunma Süresi

Takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı tarafından üç yıl boyunca zamanaşımını kesici bir talepte veya işlemde bulunulmamış ise borçlu tarafça icranın geri bırakılması talebi ile icra mahkemesine başvurulabilir[11]. Zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması taleplerinde herhangi bir süre ile bağlılık bulunmamaktadır[12]. Takibin kesinleşmesi sonrası zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması başvurusu süresiz şikayet kapsamında değerlendirilir[13]. Hatta icranın geri bırakılması talebinden önce alacaklı tarafça yapılmış işlemler dahi zamanaşımı iddiasını ortadan kaldıracak bir etki doğurmaz[14].

2.3. Zamanaşımını Kesen Haller

Kambiyo alacaklarına ilişkin olarak yürütülen hukuki girişimlerden hangilerinin zamanaşımını kesici etki yaratacağı hususu TTK 750 hükmünde özel olarak düzenlenmiş olup, Yargıtay uygulamasına göre takip öncesi dönemde TBK 154 hükmünde yer verilen zamanaşımını kesici genel sebepler, kambiyo senetlerine bağlanmış alacağın zamanaşımını kesmez[15]. Fakat takip kesinleştikten sonraki dönem için zamanaşımını kesen sebepler İİK genel hükümlerine göre belirlenir.

2.3.1. Ödeme Emri Tebliğ Edilmesi Talepleri Zamanaşımını Keser

Alacaklının takip talebini icra müdürlüğüne sunması zamanaşımını elbette keser. Fakat buna ek olarak icra müdürlüğünce ödeme emrinin düzenlenmesinin ardından bunun tebliğe çıkarılmasının talep edilmesi, iade edilmişse yeni bir adrese tebliğe çıkarılmasını talep edilmesi zamanaşımını keser niteliktedir[16].

2.3.2. İhtiyati Haciz Talebi Zamanaşımını Kesmez

İhtiyati haciz talebi ile mahkemeye başvurulması zamanaşımını kesmez[17]

2.3.3. Tapudan Bilgi İstenmesi (100. Madde) Zamanaşımını Kesmez

“Alacaklı vekili 03.01.2013 tarihinde dosyadan hacizli bulunan gayrimenkullerin, İİK. 100. md. malumatlarına esas olmak üzere takyidat listesinin ... Tapu Sicil Müdürlüğünden istenmesini talep etmiş ise de, alacaklının bu talebi gibi, taşınmazın son imar durumu ile üzerindeki hacizlerin devam edip etmediğinin sorulmasına yönelik talepler takibi ilerletmeye yönelik takip işlemleri olmadığından zamanaşımını kesmez[18].”  

2.3.4. Meskeniyet Şikayetinin Sonucunun Beklenmesi Zamanaşımını Kesici Etki Yaratmaz

Borçlunun meskeniyet şikayeti ile icra mahkemesine başvurması ve alacaklı tarafça bu sırada şikayet dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi, diğer bir deyişle başkaca hiçbir işlem yapmaması, bu sırada başkaca işlem yapma imkanı olmasa dahi zamanaşımını kesici etki gösteremez[19].

2.3.5. Kesinleşmemiş İcra Takibinde Zamanaşımı

İcra takibi kesinleşmeden evvel ödeme emri gönderilmesi için çeşitli adreslerde birden çok kere ödeme emri gönderilmiş olması, bunların iade edilmesi, iade sonrası yeni taleplerle tebligatın yapılmaya çalışılması işlemleri her biri icrai takip işlemi niteliğinde olup zamanaşımını keser. Fakat takibin kesinleştirilemiyor olması nedeniyle dosyanın son işlemden itibaren üç yıl (veya cirantalar için bir yıl) takipsiz kalması halinde bu kez borçlunun icranın geri bırakılması için değil, ödeme emrine itiraz niteliğinde icra mahkemesine başvurması ve başvuru kabul olur ise takibin durdurulmasına karar verilmesi gereklidir[20].

Sonuç Olarak

Bono veya çek hamilinin keşideci aleyhine icra takibine girişmek için 3 yıllık zamanaşımı süresi bulunmaktadır. Bu süre aval (keşideci) için de aynen uygulanır. Fakat hamilin cirantaya yapacağı takipte ciranta bakımından zamanaşımı süresi 1 yıldır. Aynı şekilde, icra takibi kesinleştikten sonra da bu süreler uygulanmaya devam eder. Alacaklı taraf icra takip dosyasını takipsiz bırakamaz. Haczedilebilir bir malvarlığı olmaması nedeniyle dosya bir süre takipsiz kalmışsa, bu süre ciranta bakımından bir yıl, keşideci bakımından üç yıldır. Bu süreden daha uzun bir süre takipsiz bırakılmış icra dosyasının geri bırakılması amacıyla borçlu tarafından her zaman icra mahkemesine başvurulabilir.

Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 18.05.2022

 

 

[1] Türk Ticaret Kanunu madde 749/1: “Poliçeyi kabul edene karşı ileri sürülecek poliçeden doğan istemler, vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.”

[2] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 15.09.2021 tarihli, 2021/3477 E. - 2021/7525 K. sayılı kararında: “Öte yandan, 6762 Sayılı TTK'nun 614. maddesi uyarınca ''Aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmişse tıpkı onun gibi mesul olur.'' Bu itibarla, avalist, lehine aval verilen hangi şartlar altında mesul tutuluyorsa,aynı şartlar altında mükellef olur. Zamanaşımı süreleri bakımından da durum aynı olup;poliçeyi kabul eden muhatap (bonoyu düzenleyen keşideci) lehine aval veren kimsenin borcu, TTK'nun 661/l. maddesine göre üç yıllık zamanaşımı süresine tabidir.”

[3] TTK 749/2 hükmü ile Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 27.04.2018 tarihli, 2016/30250 E. - 2018/3876 K. sayılı kararında: “hamilin cirantayı takip etmesi halinde zamanaşımı süresinin 1 yıl olduğu..”

[4] Türk Ticaret Kanunu madde 750: “Zamanaşımı; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesiyle kesilir.”

[5] İcra ve İflas Kanunu madde 168/f.1-b.5: “Alacağın zaman aşımına uğradığı .. itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bir dilekçe ile bildirerek icra mahkemesinden...”

[6] İcra ve İflas Kanunu madde 169/a-f.4: “İcra hakimi, borçlunun zamanaşımı itirazını alacaklının ibraz ettiği kambiyo senedindeki tarihe göre varit görür ve alacaklı da zamanaşımının kesildiğini veya tatil edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat edemezse, itirazın kabulüne; aksi halde reddine karar verir.”

[7]  İcra ve İflas Kanunu madde 169/a-f.5: “İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açmak hakkı mahfuzdur. …”

[8] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 27.04.2018 tarihli, 2016/30250 E. - 2018/3876 K. sayılı kararı

[9] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 04.10.2018 tarihli, 2018/11259 E. - 2018/9200 K. sayılı kararında: “Şikayete konu icra takip dosyasının incelenmesinde; borçlu hakkında 07/10/2009 tarihinde başlayan takibin kesinleşmesi üzerine, alacaklının 2009 ve 2010 yılları içerisinde haciz taleplerinin bulunduğu, en son 14/06/2010 tarihli haciz talebi üzerine zamanaşımının kesildiği anlaşılmış ise de; bu tarihten sonra 06/05/2014 tarihli yenileme talebi ve 13/05/2014 tarihli haciz talebine kadar, borçlu ... yönünden zamanaşımını kesen hiç bir işlem bulunmadığı görüldüğünden, adı geçen borçlu yönünden 3 yıllık bono zamanaşımı süresinin dolduğunun kabulü gerekir.”

[10] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 09.07.2020 tarihli, 2019/8105 E. - 2020/6824 K. sayılı kararında: “Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde bono olduğundan, davaya konu olayda takip dayanağı senedin tanzim ve takip tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 661, 662. ve 663. maddelerinin uygulanması gerekir. TTK'nun 661. maddesi uyarınca bonolar için 3 yıllık zamanaşımı öngörülmüştür.”

[11] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 30.04.2018 tarihli, 2016/30753 E. - 2018/3924 K. sayılı kararında: İİK'nun 71/2. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede orcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır", aynı Kanunun 33/a-1. maddesinde de; "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükümlerine yer verilmiş bulunmaktadır.”

[12] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 09.07.2020 tarihli, 2019/8105 E. - 2020/6824 K. sayılı kararında: “Görüldüğü üzere, borçluların takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak İİK'nun 71/2. ve 33/a maddelerine dayalı zamanaşımı isteminin incelenmesi, bu istemin belli bir sürede ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir (HGK'nun 04/11/1998 tarih ve 1998/12-763 E., 1998/797 K. sayılı kararı.).”

[13] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 16.10.2017 tarihli, 2016/20921 E. - 2017/12546 K. sayılı kararında: “Takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı İİK'nun 168/3. maddesine göre 5 günlük süreye tâbi ise de, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığına ilişkin şikayet, İİK'nun 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/2 ve 33/a maddeleri gereğince bir süreye tabi olmayıp, iddianın yerinde olduğunun belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekir.
Somut olayda; örnek 10 numaralı ödeme emri borçluya tebliğ edilmiş ve takip kesinleşmiş olmakla, 31.03.2016 tarihinde icra mahkemesine yapılan başvuruda ileri sürülen zamanaşımı iddiası, icra takibinin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olup, takipten önceki döneme yönelik bir zamanaşımı itirazı yoktur.
O halde mahkemece, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı itirazının süresiz şikayete tâbi olduğu gözetilerek, işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin süre aşımı nedeniyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.”

[14] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 17.18.2017 tarihli, 2016/25368 E. - 2017/15698 K. sayılı kararı

[15] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 08.02.2017 tarihli, 2016/9590 E. - 2017/1524 K. sayılı kararında: “TTK’nun 662. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler, dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi şeklinde sınırlı olarak sayılmış olup, ticari işlemlerin itimat, itibar ve sürat gibi özellikleri nedeniyle Türk Ticaret Kanunu’nda daha kısa süreli zamanaşımı süreleri belirlenmiştir. Dolayısıyla Borçlar Kanunu’ndaki zamanaşımı süreleri burada uygulanmaz.”

[16] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 15.09.2021 tarihli, 2021/3477 E. - 2021/7525 K. sayılı kararında: “Somut olayda, lehtar alacaklı tarafından keşideci lehine aval veren davacı borçlular hakkında icra takibi yürütüldüğü, bonoların vade tarihinin 30.08.2010 ve 30.09.2010 olduğu, takibin 03.03.2011 tarihinde başlatıldığı, takip başlangıç tarihi ile 02.12.2015 tarihi arasında müteaddit defalar ödeme emri gönderilmesinin talep edildiği ancak tebligatların tamamının tebliğ edilemeyerek iade edildiği, 02.12.2015 tarihinde yeniden borçlulara ödeme emri gönderilmesine karar verildiği, ancak bu ödeme emri tebligatının da tebliğ edilemeyerek iade edildiği, son olarak 11.04.2019 tarihinde ödeme emrinin yeniden tebliğe çıkarıldığı görülmüştür. Takibin kesinleşmesinden önce 02.12.2015 ile 11.04.2019 tarihleri arasında alacaklı tarafından zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığından TTK’nun 661/1. maddesinde ön görülen 3 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği görülmektedir.”

[17] Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.11.2020 tarihli, 2017/323 E. - 2020/852 K. sayılı kararında: “Hukuk Genel Kurulunun 16.02.2000 tarihli ve 2000/12-49 E., 2000/94 K. sayılı kararında ihtiyati haczin “İİK’nın 289. maddesinde öngörülen takip yasağından sayılmayacağı”, vurgulanmış, Hukuk Genel Kurulunun 22.06.1968 tarihli ve 1967/805 E., 1968/475 K. sayılı kararında da “İhtiyati haczin Türk Ticaret Kanunu’nun 662. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler arasında sayılan takip talebi niteliğinin bulunmadığı” benimsenmiştir.

[18] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 30.04.2018 tarihli, 2016/32531 E. - 2018/3901 K. sayılı kararı

[19] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22.09.2021 tarihli, 2021/2759 E. - 2021/7795 K. sayılı kararı

[20] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 15.09.2021 tarihli, 2021/3477 E. - 2021/7525 K. sayılı kararı

Kadir Uyanık

Av. Kadir Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Ticaret Hukuku alanında yüksek lisans eğitimi görmektedir. Çalışmalarını Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku alanında yoğunlaştırmıştır.