Kadastro Tutanaklarının Kesinleşmesi ve Hak Düşürücü Sürenin İstisnası

1. Kadastro Nedir? Kadastro Tutanağına İtiraz Nedir?

Kadastro, devlet eliyle bir yerin planının çıkarılmasıdır. Kadastro çalışmaları 1987 yılına kadar Tapulama Kanunu uyarınca yapılmakta iken 1987 yılında yürürlüğe giren Kadastro Kanunu ile işlemler yürütülmeye başlanmıştır. Kadastro mevzuatıyla ilgili en sık karşılaşın sorun on yıllık hak düşürücü geçtikten sonra kadastro öncesi hak iddialarının hükümsüz kalmasıdır. Bu çalışmada kadastro tutanağına itiraz ile kadastro tutanağının kesinleşmesi üzerine açılacak davalarda on yıllık hak düşürücü sürenin istisnalarının bulunup bulunmadığıdır.

2. Kadastro Tutanaklarına İtiraz Usulleri

Kadastro Kanunu birden fazla itiraz usulü ve süresi belirlemiştir. Bunlar sırası ile, kadastro alanı ilanlarına itiraz, kadastro tespitlerine itiraz ve kadastro tespit tutanaklarına itiraz. Her birinin süresi ve usulü farklıdır.

2.1. Kadastro Çalışma Alanı İlanına İtiraz

Kadastro çalışma alanına itiraz uygulamada neredeyse hiç görülmeyen bir uyuşmazlık türüdür. -Kadastro müdürü, kadastrosuna başlanacak mahalleyi veya köyü en az 15 gün önce .. duyurur.

-Kadastro teknisyenlerince tespit edilen (çalışama alanı) sınırına yedi gün içerisinde kadastro müdürlüğü nezdinde itiraz edilebilir. ( Kadastro Kanunu madde 4/10 )

-Kadastro müdürü, bu itirazı inceleyerek yedi gün içerisinde karara bağlar. ( Kadastro Kanunu madde 4/11 )

-İlgililer hazırsa tefhim, değilse derhal tebliğ edilen bu karara karşı yedi gün içerisinde kadastro mahkemesine itiraz edilebilir. ( Kadastro Kanunu madde 4/11 )

-Bu itiraz, duruşmasız ve gerektiğinde mahallinde inceleme yapılarak, onbeş gün içinde kesin karara bağlanır. Ancak; tespit edilen bu sınıra karşı kesinleşmiş mahkeme kararı var ise aynı konuda itirazda bulunulamaz. ( Kadastro Kanunu madde 4/11 )

2.2. Kadastro Tespitine İtiraz

Kadastro tutanakları askıya çıkarılmadan önce, kadastro çalışmaları esnasında yapılan itirazlar ile kadastro tutanakları askıya çıkarıldıktan sonra yapılan itirazlar arasında usul farklılıkları bulunur. Kadastro tutanakları askıya çıkarılmadan evvel, çalışmalar henüz sürerken yapılan itirazlara kadastro tespitine itiraz adı verilir.

-Kadastro tutanağı düzenlendikten sonra kadastro ekibi çalışma alanında işlerini bitirinceye kadar tespitlere itiraz edilebilir. ( Kadastro Kanunu madde 9/1 )

-İtiraz, kadastro teknisyenliğine veya kadastro müdürlüğüne yapılır. Bu durumda itirazla ilgili tutanak veya ekleri en geç on gün içinde kadastro komisyonuna intikal ettirilir. ( Kadastro Kanunu madde 9/2 )

-İtiraz sadece uygulanan belgelerin geçerliliği hakkında yapılabilir. Bir belgeye dayanmayan itirazlar incelenmez. ( Kadastro Kanunu madde 9/3 )

-İtiraz edenin ilan süresi içinde dava açma hakkı saklıdır. ( Kadastro Kanunu madde 9/4 )

-Sonuç (başvuru sonucu) askı ilanı ile ilgililere duyurur. ( Kadastro Kanunu madde 10/3 )

2.3. Kadastro Tutanaklarına İtiraz

Kadastro tespitine itirazların incelenmesi bitirildikten sonra kadastro tutanakları askıya çıkar. Bunlara itirazlar, kadastro mahkemesine yapılır.

-Kadastro tutanakları müdüriyette ve ayrıca muhtarın çalışma yerinde 30 gün süre ile ilan ettirir; itirazı olanların ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceklerini belirtir. ( Kadastro Kanunu madde 11/1 )

-Bu Kanun gereğince yapılan ilanlar, ilgili gerçek kişilere, kamu ve özel hukuk tüzelkişilerine şahsen tebliğ edilmiş sayılır. ( Kadastro Kanunu madde 11/4 )

-30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir. ( Kadastro Kanunu madde 12/1 )

4. Kadastro Tutanağının Kesinleşmesi ve Hak Düşürücü Süre

Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. ( Kadastro Kanunu madde 12/3 )

Kadastrosu tamamlanan çalışma alanı içerisinde kalan eski tapu kayıtları, işleme tabi kayıt niteliğini kaybederler. Bu kayıtlara dayanılarak kadastro ve tapu sicil müdürlüklerinde işlem yapılamaz. ( Kadastro Kanunu madde 12/4 )

5. Kadastro Tutanağının Kesinleşmesi ve Hak Düşürücü Sürenin İstisnası

Kadastro tutanaklarının kesinleşmesi ve bu kesinleşmeden sonra on yıllık sürenin geçmesi ile mülkiyet hakkı sahiplerinin hak iddiasında bulunamaması toplum vicdanını yaralayan bir meseledir. Birçok kişinin bu süreler yüzünden ciddi hak kayıplarına uğradığı bilinmektedir. Nitekim konu birkaç kez Anayasa Mahkemesi önüne gitmiş, bu sürenin iptali birkaç tartışılmış ve ciddi gerekçeleri olan karşı oylar yazılmış ise de maddenin iptali sağlanamamıştır.

5.1. Hak Düşürücü Sürenin İstisnası

Kadastro Kanunu’nun 22. Maddesi, “evvelce kadastrosu yapılan yerler” başlığını taşımaktadır. Madde metninde özü itibariyle: Daha evvel kadastrosu yapılmış olmakla ikinci kez hata ile kadastro çalışması yapılmış yerlerde tespit olunan hususlar ve tescil kesin hükümsüz olup yolsuz tescil hükmündedir.

Kadastro Kanunu madde 22: “Evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tâbi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medenî Kanununun 1026 ncı maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, tapu sicil müdürlüğünce re’sen iptal edilir.”

Düzenlemeye göre aynı yerde ikinci kez kadastro çalışması yapılarak mülkiyetin değiştirildiği kadastro tutanakları kesin hükümsüzdür. Yapılan tesciller yolsuz tescildir. Türk Medeni Kanunu’nun 1026. Maddesi ile iptali mümkündür.

5.2. Kadastro Tutanaklarının Kesinleşmesinin İstisnaları ve Yargıtay Kararları

“Dava, mükerrer ... işleminin iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, 3402 sayılı ... Kanunu’nun 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilerek karar verilmiş ise de, varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir. Mükerrer ...'yu düzenleyen 3402 sayılı ... Kanunu'nun 22. maddesi "evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle ... veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci ... bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medeni Kanunu'nun 1026. maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan ..., Tapu Sicil Müdürlüğünce re’sen iptal edilir." hükmünü içermektedir. Bu hüküm uyarınca daha önce kadastrosu yapılan bir taşınmazın yeniden kadastroya tabi tutularak tapuya tescil edilmiş olduğunun anlaşılması halinde, ilk yapılan ... çalışmasına itibar edilir. Somut olayda davacı ..., kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak dava açmamış, ... sonucu oluşmuş ve tapuda adına kayıtlı olan taşınmazının, daha sonra yapılan ... çalışmaları sırasında davalıların murisi adına tespit ve tescil edilen taşınmaz ile mükerrerlik oluşturduğunu ileri sürmüştür. Diğer bir anlatımla aynı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen "bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" hükmünün eldeki dosyada uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; mahkemece, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların sundukları tüm deliller toplanmak suretiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken,” ( Yargıtay 16 HD 17.04.2019 tarihli, 2016/8390 E. Ve 2019/2829 K. )

hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da 766 sayılı Kanunun 46/2 ve 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (TMK’nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve TMK’nın 1026. (EMK. 934 - İsviçre 976) maddesi gereğince sicil hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edilebilir.

Orman Yönetiminin davasının kabulüne, taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde kısmen kabul kararı verilmesi doğru görülmemiş ve bozma nedeni sayılmıştır.” ( Yargıtay 20 HD 18.11.2019 2018/2033 E.  ,  2019/6656 K. )

5.2.1. İkinci Kadastro Sayılmayan Sınırlama Kadastrosu

“Somut olayda, 1985 tarihinde 766 Sayılı Yasa hükümleri gereğince yapılan kadastro tespiti sırasında 34 nolu taşınmazın 688 m² olarak davacıların miras bırakanı adına tespit edilerek çap kaydının kesinleştiği, 1992 tarihinde 2981/3290 Sayılı Yasanın 10/b maddesi hükmü uyarınca yapılan uygulama ile yeni geometrik durum ve yeni mülkiyet durumu oluştuğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 766 Sayılı Tapulama Yasasının 46 ve daha sonra yürürlüğe giren 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 22.maddelerinde, evvelce kadastrosu yapılan yerlerin ikinci kez kadastrosunun yapılamayacağı; yapılmış ise ikinci kadastronun bütün sonuçları ile hükümsüz sayılacağı öngörülmüştür. 3402 Sayılı Yasanın 22.maddesini değiştiren 5304 Sayılı Yasanın 6.maddesi ile aynı hükümler yenilenmiş olup, bu konuda bir değişikliğe yer verilmemiştir.

Ancak, 09.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 Sayılı Yasanın yine 22. maddesi hükmü uyarınca, 2981 Sayılı Kanunun 10/b maddesi ile yapılan uygulamanın ikinci kadastro sayılamayacağı da öngörülmüştür. Bu durumda, somut olayda ikinci kadastrodan söz edilemeyeceği açıktır.”  ( Yargıtay 1. HD 11.05.2011 tarihli, 2011/4319 E.  ,  2011/5652 K. )

“Somut olayda her iki kadastro işleminden sonra 1998 yılında .. köyü 119 ve 120 parseller toplulaştırma işlemine tabi tutulmuş ve 113 ada 1 parsel sayılı taşınmaz oluşmuştur. Görüldüğü gibi, anılan idari işlem çekişmeli bölümde mükerrer kadastroya konu olan 119 ve 120 parseller üzerinden yapılmış, davacıya ait .. köyü 467 parsel toplulaştırma işlemine tabi tutulmamıştır. Öte yandan, kadastro tespitine ilişkin tutanağın düzenleme tarihine göre tarihi daha önce olan kayıtların ilk kadastro olarak kabulü gerekeceği kuşkusuzdur. Bu durumda davacıya ait taşınmazın tespit tarihinin daha önce olduğu gözetilerek ilk kadastro olarak kabulü gerekeceğinden daha sonraki bir tarihte tespit tutanağı düzenlenen davalı taşınmaz kayıtları yok hükmünde olan ikinci kadastroya dayalı oluştuğundan işlemin hukuken korunamayacağı açıktır. Diğer bir deyişle, toplulaştırma işleminin illetini teşkil eden ikinci kadastro yok hükmünde olduğuna göre sahih ve önceki tarihli davacının 467 parseline ilişkin kadastro tespiti üstün tutulmalı ve terkine karar verilmelidir.”  ( Yargıtay 1. HD 14.01.2013 tarihli, 2012/12062 E.  ,  2013/124 K. )

5.2.2 İlk Kadastro Önce Kesinleşen Değil Önce Tespit Edilendir

“O halde, kadastro tespitine ilişkin tutanağın tanzim tarihine göre tarihi daha önce olan kayıtların ilk kadastro olarak kabulü gerekeceği kuşkusuzdur. Bu durumda davalılara ait taşınmazın tespit tarihinin daha önce olduğu gözetilerek ilk kadastro olarak kabulü gerekirken, tespiti daha sonra yapıldığı halde kesinleşme tarihi önce olan davacılara ait taşınmaz kayıtlarının ilk kadastro olarak kabulü yerinde değildir.” ( Yargıtay 1. HD 01.05.2008 tarihli, 2008/2599 E., 2008/5477 K. )

5.2.3. Kadastro Kanunu madde 22 Davalarında Görevli Mahkeme

“Hal böyle olunca 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan tesbitlere karşı askı ilân süresi içerisinde dava açılması halinde kadastro mahkemesi görevli olup, mahkemece yapılacak inceleme, yetersiz kadastro paftalarının yenilenmesi, yüzölçümlerinin ve teknik hataların düzeltilmesi işleminin kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılmadığı hususlarının araştırılmasına ilişkindir. Bu davada taşınmazın mülkiyetine ve niteliğine ilişkin bir araştırma yapılamaz. Bu taleplere yönelik açılan davalarda ise, görevli mahkeme 6100 sayılı HMK'nın 2. maddesi uyarınca genel görevli asliye hukuk mahkemeleridir.”

Sonuç

Kadastro Kanunu’nun 12. Maddesi gereğince, kadastro tutanaklarının kesinleşmesinin ardından  Osmanlı tapusu gibi ya da köy senedi gibi önceki tarihli belgelere dayanılarak açılacak davalar dinlenmez. Bu davalarda 10 yıllık sürenin başlangıcı dikkatli izlenmeli ve buna göre karar verilmelidir. Bu kuralın bir istisnasını oluşturan 22. Madde ise ikinci kez tapulama / kadastro işlemlerinin hükümsüzlüğüne dair bir kural getirmiş ve çözüm yolu aralamıştır. İkinci kez kadastronun yapıldığı ve mülkiyetin değiştirildiği yahut sınırlandığı durumlarda açılacak davalarda 10 yıllık hak düşürücü süre uygulanmaz.

Daha fazla bilgi için info@kutelhukuk.com adresi üzerinden veya Whatsapp iletişim hattından iletişime geçebilirsiniz. 03.12.2020

Kadir Uyanık

Av. Kadir Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Ticaret Hukuku alanında yüksek lisans eğitimi görmektedir. Çalışmalarını Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku alanında yoğunlaştırmıştır.