İşçinin Maillerinin Okunması Şartları, Kişisel Veriler ve İş Sözleşmenin Feshi

1- Giriş

Günümüzde işçinin mail içeriklerinin, işveren tarafından kontrol edilip edilemeyeceği, maillerin okunup okunamayacağı ve buna bağlı olarak elde ettiği bilgiler uyarınca sözleşmeyi feshedip feshedemeyeceği tartışmalara neden olan güncel iş hukuku problemlerinden biridir. Özellikle kurumsal firmalar, çalışanlarına ait kurumsal e-postaları izleme, inceleme ve okuma gibi eylemlerde öne çıkmaktadır. Mesele, işçinin, kişisel verileri ile haberleşme hürriyeti gibi temel hak ve özgürlüklerinin korunmasının yanında işverenin denetim ve verimlilik kontrolü haklarının kullanılması arasında bir dengenin sağlanması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.

Anayasa Mahkemesi’nin konuya ilişkin güncel iki önemli kararı bulunmaktadır. Biri 2018/31036 başvuru numaralı dosyasında verdiği 12.01.2021 tarihli güncel “e-posta içerikleri okunabilir” kararı; diğeri 2016/13010 başvuru numaralı dosyasında 17.09.2020 tarihli güncel “e-posta içerikleri okunamaz” kararıdır. Bu yazımızda iki karar da detayları ile incelerek işverenin, işçinin maillerini hangi koşullar altında inceleyebileceği değerlendirilecektir.

2- Anayasa Mahkemesi’nin 2018/31036 numaralı Kararı (Karar 1)

2.1. Başvurunun Konusu ve Somut Olay Bilgileri

Özel bir bankada çalışan işçi bireysel başvuruda bulunduğu dosyada kısaca; kurumsal e-posta hesabının işveren tarafından okunduğunu, elde edilen bilgiler uyarınca iş sözleşmesinin feshedildiğini, bu durumun özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını ve haberleşme hürriyetinin korunması hakkını ihlal ettiğini iddia etmektedir.

İşveren banka ile işçi arasında akdedilen yazılı iş sözleşmesinin uyuşmazlığa konu ilgili hükümleri incelendiğinde, işçiye kullanım için temin edilecek ve mülkiyeti bankaya ait olacak kurumsal e-posta adresinin sadece iş için kullanılacağı, bu e-posta adresinin banka tarafından habersiz şekilde incelenebileceği düzenlenmiştir.

Başvurucu işçi, kurumsal e-posta adresi üzerinden eşine ait işyeri için muhasebeciyle ve kredi amaçlı olarak başka bankalarla birtakım yazışmalar yapmış ve bu işyeri için sürekli ve düzenli olarak mesai sarf ettiği anlaşılmıştır. İşçi, savunmasında, eşine ait işyerinin zarar etmemesi için kontrol ve denetim görevi yürüttüğünü, bu durumun zaman zaman işveren bankanın mesaisinde performans düşüklüğüne neden olduğunu kabul ve beyan etmiştir. Bunun üzerine işçinin sözleşmesi banka tarafından geçerli nedenle feshedilmiştir. Başvurucu işçi tarafından açılan işe iade davası önce yerel mahkemece ve ardından istinaf mahkemesince reddedilerek kesinleşmiştir.

2.2. Anayasa Mahkemesi Kararının Gerekçesi

Anayasa Mahkemesi, aşağıda tüm detayları ile açıklanacağı üzere özetle; maillerin işveren tarafından düzenli olarak okunacağının sözleşmede açıkça belirtildiği, buna iş sözleşmesi ile başlangıçta rıza verildiği, rızanın sonradan geri alınmadığı, işveren tarafından maillerin okunmasının haklı ve meşru gerekçelere dayandığı, yapılan müdahalenin ölçülü, orantılı, gerekli ve elverişli olduğu gerekçesi ile kişisel veri ihlali, özel hayatın gizliliğinin ihlali ya da haberleşme hürriyetinin ihlali durumlarının oluşmadığına hükmetmiştir.

3- Anayasa Mahkemesi’nin 2016/13010 numaralı Kararı (Karar 2)

3.1. Başvurunun Konusu ve Somut Olay Bilgileri

Bir Avukatlık Ortaklığı bünyesinde çalışan işçi avukat bireysel başvuruda bulunduğu dosyada kısaca; kurumsal e-posta hesabı içeriklerinin işveren tarafından okunduğunu, elde edilen bilgiler uyarınca iş sözleşmesinin feshedildiğini, bu durumun özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını ve haberleşme hürriyetinin korunması hakkını ihlal ettiğini iddia etmektedir.

İşveren Avukatlık Ortaklığı ile işçi arasında yazılı iş sözleşmesi yoktur. İşçiye, maillerin okunabileceği ve izlenebileceği de önceden bildirilmemiş ve işçi tarafından maillerin incelenmesine rıza verilmemiştir. Başvurucu işçinin içinde bulunduğu toplam beş kişilik ekipteki biriyle şiddetli tartışma yaşaması üzerine, ekibin yöneticisi olan A.A.Y’ye durumun bildirildiği, A.A.Y.’nin başvurucu lehine tutum sergilemesi nedeniyle diğer ekip üyelerinin A.A.Y.’yi ve başvurucuyu yönetime şikayet ettiği, bunun üzerine yönetim tarafından ekip yöneticisi A.A.Y.’nin kurumsal e-postalarının inceleme altına alındığı, A.A.Y. ile başvurucu arasındaki mailleşmelerin okunduğu, bunun sonucunda başvurucunun A.A.Y. ile önceki dönemde ilişki içinde olduğu, onu tehdit ettiği, Avukatlık mesleğine yakışmayan uslüp ve tutumlar sergilediği, diğer ekip arkadaşları aleyhine hakaretvari ve yakışıksız ifadeler kullandığı tespit edilmiş ve başvurucunun iş akdi haklı nedenle feshedilmiştir. Somut olayda inceleme altına alınan e-posta başvurucuya ait olmayıp, A.A.Y. isimli dava dışı ekip yöneticisine aittir. Bu incelemede sadece A.A.Y. ile başvurucu arasındaki mailler incelenmiştir. Başvurucunun mailleri de incelenmek istenmiş ise de başvurucu tarafından mailler silinmiş olduğundan işveren tarafından tespit edilememiştir. Başvurucu işçi tarafından açılan işe iade davası yerel mahkemece reddedilmiş ve bu karar temyiz mahkemesince onanmıştır.

3.2. Anayasa Mahkemesi Kararının Gerekçesi

Anayasa Mahkemesi bu dosyada hak ihlali kararı vermiştir. Kararın temelini ve yukarıdaki karardan ayrılan noktaları sadece “maillerin okunabileceğine dair önceden bildirim yapılmaması” değil, ölçülülük ilkesine de aykırı davranılmasıdır. Aşağıda detayları ile ilk kararla kıyaslanarak açıklanacak olmakla birlikte, kararda dikkat çekici diğer bir nokta “elverişlilik” unsurunun değerlendirilmesidir. İşverenin, işçiye ait mailleri okuyabilmesi için, erişilmek istenen hedefe ulaşmak amacıyla bu kısıtlamanın (yani maillerin incelenmesi ile birtakım hak ve hürriyetlerin kısıtlanmasının) zorunlu olması gerekliliğine yapılan vurgu dikkat çekicidir.

4- Anayasa Mahkemesi’nin Güncel Kararlarının Kıyaslanması ve Önemli Noktalar

4.1. Genel Olarak

Anayasa Mahkemesi’nin konuya ilişkin çok benzer nitelikler taşıyan iki uyuşmazlıktan birinde ihlalin varlığı sonucuna varılmışken ve diğerinde ihlalin bulunmadığına hükmetmesi AYM tutumunun tutarsız olduğu önyargısına neden olmamalıdır. Zira iki kararda yer verilen, incelenen ve atıf yapılan kriter ve esaslar ile yapılan değerlendirmeler aynı olup, somut farklılıklar nedeniyle farklı kararların ortaya çıkmıştır. Bu esasların karşılaştırmalı olarak incelenmesi doğru sonuca varmak için anlamlı olacaktır.

 4.2. İşçinin Maillerinin Okunması Şartları ve Hukuki Sınırlarının Tespiti

4.2.1. Müdahalenin Derece Mahkemelerince Tartışılması Zorunluluğu

AYM önceki tarihli kararlarında, işçi tarafından kullanılan iletişim araçlarının işveren tarafından denetlenmesine ilişkin uyuşmazlıklarda, derece mahkemeleri tarafından devletin pozitif yükümlülükleri bağlamında çıkarların dengelenmesi ve müdahalenin ölçülülüğünün irdelenmesi kapsamında gözetilmesi gereken hususları genel olarak ortaya koymuştur. Buna göre:

  1. Somut olayın koşullarına göre iş sözleşmelerinde kısıtlayıcı ve zorlayıcı düzenlemelerin ne şekilde belirlendiği,
  2. Tarafların bu düzenlemeler hakkında bilgilendirilip bilgilendirilmediği,
  3. Çalışanların temel haklarına yönelik müdahalede bulunulmasına neden olan meşru amacın müdahale ile ölçülü olup olmadığı,
  4. Sözleşmenin feshinin çalışanların eylem ya da eylemsizlikleri karşısında makul ve orantılı bir işlem olup olmadığı hususlarının uyuşmazlığın çözümünde gözetilmesi gerektiğini tespit etmiştir (Karar 2, Par. 67).

4.2.2. Meşru ve Haklı Gerekçe Zorunluluğu

İşverenin, işçiye ait mailleri okuyabilmesinin ilk ve önkoşulu, işverenin bu eylemi gerçekleştirebilmesi için meşru ve haklı gerekçesi bulunmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin meşru gerekçelere ilişkin ilişkin örneklendirmeleri ise şöyledir:

-İşlerin etkin bir şekilde yürütülmesi ile bilgi akışının kontrolünü sağlamak amacıyla,

-İşçinin eylemlerine bağlı hukuki ve cezai sorumluluklarından korunmak için denetleme ve tedbirler almak amacıyla,

-İşçinin verimliliğini ölçme ve denetleme amacıyla,

-İşin, işyerinin ve diğer bilgilerin güvenliğinin sağlanması amacıyla yapılan mail içerik denetimlerinin meşru ve haklı gerekçeye dayandığı söylenebilir (Karar 1, Par. 34. Ve Karar 2, Par. 69).

4.2.2. İşçinin Önceden Bilgilendirilmesi Zorunluluğu

Mail içeriklerinin depolanması ve incelenmesi kişisel veri işleme niteliğinde bir süreç yaratmaktadır. Bu nedenle işçinin kişisel verilerinin işlenmesi niteliğinde bulunan maillerin içeriklerinin incelenmesi (sunuda depolanması) için işçinin, incelemede önceki dönemde, maillerin incelenebileceğine dair açıkça bilgilendirilmesi zorunludur. Bu bilgilendirmenin içermesi gereken zorunlu unsurlar bulunmaktadır. İletişimin denetlenmesi ile kişisel verilerin işlenmesinin hukuki dayanağı ve amaçları, denetlemenin ve veri işlemenin kapsamı, verilerin saklanacağı süre, veri sahibinin hakları, denetlemenin ve işlemenin sonuçları ile verilerin muhtemel yararlanıcıları hususlarını kapsaması gerekir. Ayrıca bu bilgilendirmede, işçinin, iletişim araçlarını hangi amaçlarla kullanamayacağının da belirtilmesi gereklidir. Bildirim yazılı ve imza karşılığında yapılmak zorunda olmayıp, şeffaflığın sağlanması amacına yönelik herhangi bir yöntem (duyuru, ilan) kullanılabilir.

4.2.3. Maillerinin İncelenmesinin Ölçülülük İlkesine Uygun Müdahale Aracı Olması Zorunluluğu

Ölçülülük ilkesi, AYM kararlarının temelini oluşturan önemli bir kurumdur. Elverişlilik, gereklilik ve orantılılık başlıklarında toplanan üç alt başlığa ayrılarak incelenir. “Mail içeriklerinin incelenmesi” işverenin varmak istediği amaca ulaşmak adına en uygun yöntem olmalıdır.

-İşçinin temel haklarına yapılan “mail incelemesi” müdahalesinin, işveren tarafından ulaşılmak istenen amaç ile ilgili ve bu amacı sağlamaya elverişli olmalıdır. (Elverişlilik)

-Yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaca daha az kısıtlama ile ulaşmak mümkün olmamalıdır. (Gereklilik)

-Yapılan müdahalenin ulaşılmak istenen amaç dışında kullanılması ve başka bir amaca yönelmemesi gerekir. (Orantılılık)

4.2.4. Menfaatler Arası Dengenin Korunması Gerekir

İşveren, işyerinde denetimin ve verimliliğin sağlanması amacıyla işçiyi çeşitli kısıtlamalara tabii tutabilir. İşverenin denetim hakkı ve işçiye sınırlamalar getirme özgürlüğü, işçinin temel ve hak özgürlüklerine, özellikle de kişisel verilerine erişim ve özellikle hayatın gizliliğine müdahale ve haberleşme hürriyetinin kısıtlanması noktasında hakkın özünü zedeleyecek ölçüde olmamalıdır. Orantılılık ilkesi ile de doğrudan ilişkili olmakla birlikte, aradaki dengenin korunup korunmadığı derece mahkemelerince değerlendirilmelidir.

5- Temel İlkelerin Somut Olaylarda Uygulanması

5.1. Banka Çalışanına İlişkin Dosyada

-İşverenin, iletişim kanallarını izlediği ve incelediği yönünde önceden açık bir bilgilendirme yapmış olması(sözleşme maddesi ile) ve işçinin bu rıza göstermiş olması, inceleme ve denetim için yeterli olup, ayrıca işçinin her defasında rızasının alınması gerekmez. Başlangıçta verilen rıza geri alınmadıkça geçerlidir. (Par. 40)

-İşverenin, e-postanın tahsis amacına aykırı kullanım halinde (kişisel işleri için) yaptırımının ne olacağının da açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

-Elde edilen verilerin ve bilgilerin amaca uygun olarak, mahkeme huzurunda kullanıldığı, sözleşmenin feshine gerekçe tutulduğu hallerde amaca aykırı kullanımdan da söz edilemeyecektir.

Sonuç olarak yukarıda sayılan ilke ve esaslar çerçevesinde işveren tarafından gerçekleştirilen müdahalenin meşru ve ölçülü olduğu, özel hayata saygı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ve haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE karar verilmiştir.

5.2. Avukatlık Ortaklığı Çalışanına İlişkin Dosyada

-İşçilerin e-posta adresleri üzerinden kurdukları iletişimin işveren tarafından denetleneceğini önceden bilmesi gerekir. E-postaların inceleneceğine yönelik önceden açık bir bildirim yapılmaması halinde, işverenin e-posta içerik incelemesi yapması temel hak ve özgürlüklere müdahale (ihlal) olarak değerlendirilecektir. (Par. 75) Somut olayda başvurucu tarafından önceden böyle bir bilgilendirme yapılmadığının vurgulanması ve rızasının alınmadığının belirtilmesine rağmen derece mahkemelerince bu hususun irdelenmediği anlaşılmaktadır.

-İşverenin, somut durumun özelliklerine göre, gereklilik ilkesinin bir sonucu olarak, yürüttüğü disiplin soruşturmasının sonuçlandırılabilmesi için e-posta içeriğine erişimin zorunlu ve gerekli olması gerekir. Aksi halde yapılan müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna varılacaktır. Somut olayda  “e-posta iletişiminin içeriğine erişilmesini zorunlu kılan bir durumun mevcut olduğunun işveren tarafından açıklanmadığı” hususu da derece mahkemeleri tarafından gereği gibi tartışılmamıştır.

-Başvurucunun kişisel verilerinin korunmasını isteme hakkı ile haberleşme hürriyetine yapılacak müdahalenin, orantılı olması da gerekir. Bu kapsamda ekip lideri A.A.Y. ile başvurucunun arasındaki yazışmaların, şikayet konusu süreçte yapılan yazışmalar dışında başkaca eski yazışmaların da okunması ve bunların da fesih sebebi yapılması müdahaleyi orantılı ve amaca uygun olmaktan çıkarır.

Sonuç olarak yukarıda sayılan ilke ve esaslar çerçevesinde işveren tarafından gerçekleştirilen müdahalenin özel hayata saygı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ve haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE karar verilmiştir.

Sonuç

Anayasa Mahkemesi’nin, işverenlere; işçiyi denetleme, izleme, iletişim kanallarındaki içeriğe erişme imkanı tanıyan güncel kararı ile önceden bilgilendirme, verileri işleme ve diğer bildirim yükümlülüklerinin yerine getirilmediği, müdahalenin ölçülü olmadığı ve fesih sebebi yapılan maillerin incelenmesinin gerekli olmadığı karar paralellik ve tutarlılık bulunduğu kanaatindeyiz.

Somut olaylarda, iş akdi sonlandırılan işçilerin e-posta yazışmalarının delil olarak kullanılabilmesi ve fesih gerekçesi yapılabilmesi için özetle;

-İşçiye bildirim yapılarak maillerin inceleneceği, denetleneceği ve işveren tarafından izleneceğinin şeffaf bir şekilde bildirilmesi,

-İnceleme ve denetleme yetkisi meşru bir amaca yönelmeli,

-Ayrıca yapılan müdahalenin ölçülü olması gereklidir.

Banka çalışanının maillerinin incelendiği AYM kararının tamamı için tıklayınız.

Avukatlık Ortaklığı çalışanının maillerinin incelendiği AYM kararının tamamı için tıklayınız.

 

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.