İcra Takibinin Takipsizlik Nedeniyle İşlemden Kaldırılması Zamanaşımını Kesme Olgusunu Ortadan Kaldırmaz

1- Davanın Usulden Reddi Halinde Zamanaşımı Hiç Kesilmemiş Olur

Zamanaşımı, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte kesilir ve yeniden başlar. Bunun ardından, davacı tarafça yapılan her işlem üzerine zamanaşımı yeniden ve yeniden kesilir ve başlar. Dava usulden reddedilir ve ret kararı kesinleşirse, kesinleşme tarihinden itibaren zamanaşımı hiç kesilmemiş gibi, dava açılış tarihinden kesinleşme tarihine kadar geçen süre boyunca zamanaşımı işlemiş gibi olur. Bu duruma özel Türk Borçlar Kanunu’nun 158. Maddesinde 60 günlük ek süre devreye girebilir.

2- Davanın Açılmamış Sayılması Halinde Zamanaşımı Hiç Kesilmemiş Olur

Davanın usulden reddi halinde olduğu, davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hallerde de ( dosyanın işlemden kaldırılması kararının ardından üç ay içerisinde yenilenmemesi ile davanın geri alınması hallerinde olduğu gibi ) zamanaşımı hiç kesilmemiş olur. Davanın açıldığı güne kadar işleyen zamanaşımı süresinin üzerine, davanın açıldığı tarihten sonra geçen sürenin tamamı eklenir.

3- İcra Takibinin Takipsizlik Nedeniyle İşlemden Kaldırılması ve Zamanaşımının Kesilmesi

İcra takibinin takipsiz bırakılmasına ilişkin İcra ve İflas Kanunu’nun 78. Maddesi ile düzenlenen “dosyanın işlemden kaldırılması” kurumu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenen “dosyanın işlemden kaldırılması” kurumu ile benzerlik göstermektedir. Ne var ki, İcra ve İflas Kanunu’nda işlemden kaldırılan dosyanın “açılmamış sayılması” yönünde bir düzenleme mevcut olmadığı gibi, icra dosyasının yenilenmesi süresine ilişkin bir düzenleme de mevcut değildir. Buna göre, icra dosyasının işlemden kaldırılması kararının, zamanaşımının kesilmesi olgusuna bir etkisinin bulunup bulunmayacağının tartışılması gerekir. Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen karar uyarınca, icra takibinin işlemden kaldırılmasına ilişkin müdürlük kararının, dosya yenilenmemiş olsa bile, zamanaşımını kesme olgusunu ortadan kaldırmayacağı, dosyada yapılan son işlem tarihinin zamanaşımı başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği karar altına alınmıştır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun

18.09.2013 tarihli, 2013/169 E. Ve 2013/1365 K. Sayılı kararı

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu'nun önüne gelen uyuşmazlık; alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde dosyanın “işlemden kaldırılması" halinde, zamanaşımı süresinin kesilip kesilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

BK 133/2 (TBK m. 154/2 ) ‘ye göre, “alacaklı, dava veya defi yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa veya icra takibinde bulunmuşsa veya iflas masasına başvurmuşsa” zamanaşımı kesilir.

Dava veya defi reddedilirse zamanaşımı kesilmiş olmaz. Ancak dava esastan reddedilmemişse, davanın yeniden açılması mümkünse, fakat davanın açıldığı (defin ileri sürüldüğü) gün ile reddedildiği tarih arasında geçen zaman içinde zamanaşımı süresi dolmuşsa, TBK m. 158'de (BK m. 137'de), belli haller için alacaklı yararına (reddin kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek) bir ek süre öngörülmüştür. TBK m. 158'e göre, dava veya def'i mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa, alacaklı altmış günlük ek bir süre içinde haklarını kullanabilir.

BK m. 136/2 (TBK m. 157/2)'ye göre, zamanaşımı, icra takibi ile (kovuşturulması ile) kesilmişse alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar.

Zamanaşımı kesilince, kesilmeden itibaren yeni bir süre işlemeye başlar (BK m. 135/1). Zamanaşımının kesilmesinden sonra işleyecek yeni zamanaşımı süresi, eski (kesilen) zamanaşımının aynıdır. Örneğin, beş yıllık bir zamanaşımı süresi kesilmişse, yeniden işlemeye başlayacak zamanaşımı süresi de beş yıldır. Bu genel kurala, BK m. 135/2'de ( TBK m. 156/2'de) iki istisna getirilmiştir: “borç bir senetle tanınmış" veya “kesinleşmiş, mahkeme veya hakem kararıyla sabit olmuşsa" kesilen süre daha kısa olsa bile, yeni zamanaşımı süresi daima on yıldır.

Yeri gelmişken uyuşmazlığın çözümü için icra takibinin işlemden kaldırılmasını düzenleyen, İİK'nın 78. Maddesi üzerinde durmakta yarar bulunmaktadır.

Haciz talebi kanuni müddet içinde yapılmaz veya geri alındıktan sonra bu müddet içinde yenilenmezse dosya muameleden kaldırılır.

Yeniden haciz istemek, alacaklı tarafından vukuu bulan yenileme talebinin borçluya tebliğine mütevakkıftır. İlamın müstenit olmayan takiplerde yenileme talebi üzerine yeniden harç alınır Yenileme masraf ve harçları borçluya tahmil edilmez”

Hükmü içermekte olup alacaklının haciz isteme hakkı, bir yıllık süreye tabidir. Haciz isteme hakkı, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir yıl geçmekle düşer. (İİK. M. 78 / II. C. 1). Alacaklı, bir yıllık süre (İİK m. 78 / II) içinde haciz talebinde bulunmaz veya bir yıl içinde yaptığı haciz talebini geri alıp da ( aynı) bir yıllık süre içinde yeniden haciz talebinde bulunmaz ise, takip dosyası işlemden kaldırılır. (İİK. M. 78/ IV).

Bu halde, takip dosyası yalnız işlemden kaldırılır; yoksa icra takibi düşmez ( son bulmaz). İcra Hukukunda takibin yapılmamış sayılmasına dair bir kurum bulunmadığından icra takibi derdest kalmakta devam eder. Bu halde alacaklı yenileme talebinde bulunmak suretiyle aynı takip dosyasında haciz isteyebilir. (İİK. M. 78 / V). Takip ilama dayalı değil ise, yeniden başvurma harcı ve peşin harç alınır ve bu harçlar borçluya yükletilemez. Hemen belirtmek gerekir ki, bu durumda borçluya yenileme tebliğ edilir. Yeniden ödeme emri tebliğ edilmez. Yenileme emri tebliği borçluya itiraz hakkı vermez. Kesinleşen takibe devam edilir (HGK'nın 15. 05. 2013 gün ve 2012/13 - 1395 E., 2013/703 K. Sayılı ilamı)

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Dava konusu alacak, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup BK'nın 126/ IV. (TBK'nın 147/6. ) maddesinde ön görülen beş yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunmaktadır.

Dosya içerisindeki belgelerden davacının aynı alacakla ilgili Sincan 5. İcra Müdürlüğü'nün 2007/ 413 Esas sayılı dosyası ile 12.09.2007 tarihinde icra takibi başlattığı 18.11.2008 tarihinde de takip dosyasının işlemden kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Alacağın 31.12.2003 tarihinde muaccel olduğu konusunda ise uyuşmazlık bulunmamaktadır.

 

BK'nın 133/II. (TBK'nın 154/2.) maddesi gereğince, icra takibinde bulunulması zamanaşımını kesen sebepler arasında yer almakta olup davacı tarafından takibin yapıldığı 12.09.2007 tarihi itibari ile henüz beş yıllık zamanaşımı süresi dolmamış bulunmaktadır. Az yukarda da bahsedildiği üzere icra takibinde dosyanın işlemden kaldırılması halinde takip derdest kalmaya devam edeceğinden, takibin yapıldığı 12.09.2007 tarihinde işlemekte olan zamanaşımı süresi kesilmiştir. Bu nedenle, mahkemenin icra takibinde dosyanın işlemden kaldırılması ile zamanaşımını kesici etkisinin ortadan kalktığı yönündeki direnmesi yerinde değildir.

Hal böyle olunca; aynı hususa işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.