Düğün Masraf ve Borçlarının Ödenmesi İçin Verilen Ziynet Eşyaları Geri İstenmemek Üzere Verilmiştir

Giriş

Kanaatimizce, boşanma hukuku, Türkiye’nin hukuki istikrarsızlığının en çok hissedildiği alandır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ve Hukuk Genel Kurulu arasındaki görüş ayrılıkları, farklı kararlar, benzer olaylara farklı uygulamalar, boşanma hukukundaki istikrarsızlığın ve belirsizliğin temel sebebidir. Bu yazımızda düğünde takılan altınların / ziynet eşyalarının iadesi için kadın tarafından açılan davalarda erkek tarafının genellikle ileri sürdüğü bir savunma biçiminden ve bunun sonuçlarından bahsedilecektir.

1- Erkek, Ziynet Eşyalarının Geri İade Edilmemek Üzere Kendisine Verildiğini İspat Etmek Zorundadır

Kadın tarafından açılan ziynet alacağı davasında, erkek tarafı genellikle “evet altınları aldım fakat bunları kadının rızası ile borçlarımızı kapatmak için, araba almak için, ev almak için, düğün masraflarını ve borçlarını ödemek için aldım” şeklinde savunma yapmakta ve ispat yükünü üzerine alarak davanın aleyhine sonuçlanmasına zemin hazırlamaktadır. Yargıtay ispat külfeti bakımından yıllardır istikrarlı biçimde aşağıdaki ilkeleri karine olarak kabul etmektedir:

Kural 1: Ziynet eşyaları karine olarak kadının kontrolündedir, kadın tarafından saklanır, kadın ziynet eşyalarını yanından ayırmaz. Aksini iddia ediyorsa yani altınların kendisinden alındığını veya erkek tarafından kontrol edildiğini iddia ediyorsa; kadın öncelikle altınların varlığını ve miktarını ardından da altınların kendisinden alındığına dair iddialarını ispatlamak zorundadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.11.2020 tarihli, 2017/1512 E.  ,  2020/835 K.)

Kural 2: Kadın karine olarak, evden ayrılırken altınları yanında götürür. Kadın evden ayrılış sürecinin plan dahilinde olmadığını, ani geliştiğini ve/veya erkek tarafından evi terk etmeye zorlandığını iddia ve ispat edebilirse, artık altınların kendisinde olmadığını, “giderken yanında götürmesinin mümkün olmadığını” ve altınların evde kaldığını ispatlamış sayılır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2020 tarihli, 2017/2443 E.  ,  2020/918 K.)

Kural 3: Erkek, kadının evden giderken altınları da yanında götürdüğünü iddia ederse artık bu iddiasını ispatla yükümlü olur, yani ispat yükünü üzerine almış sayılır ve kadının “altınları evde bıraktığını, alamadan çıktığını” ispatlaması gerekmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.06.2020 tarihli, 2018/35 E.  ,  2020/408 K.)

Kural 4: Erkek, düğün sırasında ve düğünden hemen sonra altınların kendisi veya ailesi tarafından keseye konulduğunu / saklandığını fakat hemen düğün sonrasında kadına saklaması için teslim edildiğini, kendisi tarafından kullanılmadığını ya da bozdurulmadığını iddia ederse, yine ispat yükünü üzerine alır ve kadına teslimi ispat etmesi gerekir. Buna göre düğün görüntülerinden kadının değil de erkeğin veya onun ailesinin keseyi veya sandığı kontrol ettiği anlaşılıyorsa kadının ispat yükü erkeğe geçer. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.11.2020 tarihli, 2017/1512 E.  ,  2020/835 K.)

Kural 5: Erkek ziynet eşyalarının kendisine ev almak için, araba almak için, birtakım borçları ödemek için, evlilik içindeki birtakım masraflar için verildiğini ya da düğün borçlarını ödemek için verildiğini iddia etmişse artık ispat yükünü üzerine almış kabul edilir ve “altınların kadına iade edilmemek üzere kendisine teslim edildiğini” ispat etmek zorundadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.11.2020 tarihli, 2017/1509 E.  ,  2020/863 K.)

2- Erkek, Ziynet Eşyalarının Kendisine “İade Edilmemek Üzere” Verildiğini Nasıl İspatlar?

Erkek tarafından altınların çeşitli nedenlerle alındığı kabul edilmişse, “kadına iade edilmemek üzere” alındığı ispat edilmek zorundadır. Bu durumun nasıl ispat edileceği, hangi hallerin “geri verilmemek üzere” sayılacağı tartışmalara ve hukuki belirsizliğe neden olmaktadır. Taraflar ortak karar ile araba almış, ev almış ya da evlilik birliği içinde bu altınları harcamışlarsa geri verilmemek üzere alındığı değerlendirilebilir mi? Bu tarz parasal ilişkilerini tanıklar huzurunda yürütmeleri de mümkün değildir zira bu davranış evliliğin doğasına aykırıdır. Yargıtay, ev alma, araba alma, evlilik içindeki masraflara harcama gibi nedenleri “geri vermemek üzere bağışlama” saymamakta ve altınların iadesine karar vermektedir. Güncel bir kararında ise düğün masraflarının ödenmesi için verilen ziynet eşyalarının “geri alınmak üzere” verildiğinin kabul edilmesinin mümkün olmadığı, tanıkların da benzer anlatımları ile “altınların geri alınmamak üzere verildiğinin ispatlandığı” kabul edilmiştir.

“Yargılama sırasında dinlenilen tanıklar ile birlikte, davalı tanıkları ... ve …’nın oluşa uygun olduğu değerlendirilen ifadeleri bir bütün olarak ele alındığında; uyuşmazlık konusu altınların, hemen düğün akşamı, düğünün masraflarını karşıladığı anlaşılan davalının abisine masrafların bedeli olmak üzere davacı ve davalı tarafından birlikte verildiği anlaşılmaktadır. Somut olay itibariyle, davacı ve davalı tarafından üçüncü kişiye masrafların karşılığı olarak verilen altınların iade edilmesi beklentisiyle verildiğinden bahsedilemez. Bu itibarla, davalının, altınların iade edilmemek üzere verildiğini ispatladığının kabulü gerekir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.11.2020 tarihli, 2017/1509 E.  ,  2020/863 K.)

Sonuç Olarak

Evlilik birliği içerisinde tarafların ortak iradesi ile yürütülen birtakım harcamalar için bozdurulan altınların “geri verilmemek üzere alındığının ispatlanmasının” beklenmesi hayatın doğal akışına aykırıdır. Ne kadın tarafı altınları verirken “iade edilmek üzere” belge düzenler, ne de erkek tarafı “iade edilmemek üzere” diye belge düzenleyebilir. Altınların iade edilmemek üzere verildiği iddiası olağan akış ve buna uygun tanık beyanları ile ispatlanabilmelidir. Zira ne kadın tarafı ne de erkek tarafı bu altınları birbirlerine verirken belge düzenleyemezler, bu davranış biçimi güven ilişkisine dayanması gereken evlilik kurumunun tabanına zıttır. Nitekim Yargıtay da güncel bir kararında “evlilik masraf ve borçlarının ödenmesi için verilen altınların” iade edilmemek üzere verildiğini kabul ederek, bu konudaki tanık beyanları ile ispatlanmış saymıştır. Bu kararın ev alma, araba alma süreçlerindeki ilişkilere de emsal tutulması mümkündür.

Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 30.04.2021

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.