Düğün İptali - Paranın Ödenmesi Gerekir mi? Paranın İadesi Mümkün mü?

Organizasyon (Düğün, Nişan, Davet )İptalleri

Günümüzde düğün, nişan, kına gibi organizasyon ve etkinlikler için kiralanan yerlerin ücretleri çok ciddi rakamlara ulaşabilmektedir. Organizasyonun düzenlenmesi için kiralayan firma ile yapılan sözleşmelerde “tüketici” sayılan düğün sahiplerinin yüksek miktarda “kapora” ödedikleri de bilinmektedir. Ne var ki olumsuz birtakım sebeplerin doğması halinde organizasyon sahiplerinin düğünü / nişanı / kınayı veya daveti iptal etmek istedikleri ve fakat organizasyonun yapılacağı yeri kiralayan firma veya kişiler ile problem yaşadıkları; kaporanın iade edilmediği ve hatta sözleşme bedelinin tamamının da talep edildiği de bilinmektedir. Kimi zaman bu parasal baskılar nedeniyle istemeyerek de olsa organizasyon, kiralanan yerde yapılmaktadır.
 
Bu yazımızda; düğün, nişan, kına, davet yemeği, eğlence gibi organizasyonların, organizasyon sahibi tarafından iptal edilmesi halinde, kaporanın iadesinin talep edilip edilemeyeceği; özellikle sözleşme bedelinin tamamının ödenmek zorunda kalınıp kalınmayacağı hakkında sıkça sorulan sorulara cevaplar verilecektir.
 
Her ne kadar aşağıda konu hakkında tüm detayları ile incelemelerde bulunulacaksa da konunun çok yönlü olması, birden fazla ihtimalin varlığı ve özellikle çoğu kez taraflar arasında yazılı sözleşmenin var olması nedenleriyle, konu hakkında özel bilgilendirme talep edilmesi uygun düşecektir. Bu hususlarda daha fazla bilgi almak için mail, whatsapp veya telefon hattı üzerinden iletişime geçebilirsiniz.
 

Düğün, Nişan gibi Organizasyon İptallerinde Sözleşme Bedelinin Ödenmemesi / İadesi

Bu sorunun cevabına peşinen evet veya hayır demek mümkün değildir. Birden fazla ihtimalin bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir. Organizasyonun yapılacağı yerin sahibi ile yapılan sözleşme, tüketici işlemlerinin geçerliliği, sözleşmenin fesih şekli, iptal tarihi ile organizasyon tarihi arasındaki fark gibi özel nitelikli konular bulunmaktadır. Bu ihtimaller aşağıda tek tek incelenecektir.
 
1. Sözleşmenin İptal Tarihi Düğün/Nişan Tarihinden Uzaksa
 
Sözleşmeler Hukuku’nun birincil prensibi, taraflar arasında bir sözleşme var ise buna uyulması gerekir. Fakat aynı şekilde, hiçkimse yalnızca sözleşmeye uygun davranmadığı gerekçesi ile cezalandırılamaz. Taraflardan birinin sözleşmeyi sonlandırması halinde, bir tazminatın doğumundan söz edebilmek için öncelikle sözleşmenin feshinden kaynaklanan bir zararın doğması gerekir. Organizasyon yerinin sahibi herhangi bir zarara uğramadığı takdirde, düğün sahibinin sözleşme bedelinin tamamını ödemekle yükümlü tutulması mümkün olamaz.
Organizasyon iptallerinde sıklıkla karşılaşılan ve organizasyon şirketi tarafından talep edilen zararın gerekçesi; organizasyon yerinin organizasyon tarihi için başkasına kiraya verilip verilememesine göre belirlenir. Düğünün veya organizasyonun iptaline ilişkin bildirim, yer sahibine, makul bir sürede bildirilir, yani başkasına kiralama işlemi yapılabilecek uygun süre tanınırsa, organizasyonun yapılacağı yer sahibinin herhangi bir zararından söz edilemez. Bu durumda kiralama bedelinin tamamının talep edilmesi mümkün değildir. Burada belirtilen uygun süre, yerel şartlara ve her dava konusunun şekline göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Örneğin Yargıtay bir kararında 30 gün önce yapılan bildirimi makul süre saymamıştır:
 
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/9475 E.  ,  2018/11752 K.
“düğün tarihi olarak belirlenen tarihten sadece 30 gün önce sözleşmeyi iptal ettiğini bildirdiğini .... Ne var ki, düğünün iptalinde davacı firmanın herhangi bir kusurunun bulunmadığı dikkate alındığında davacının, organizasyonun yapılamaması nedeniyle uğradığı zararı davalıdan isteyebileceğinin kabulü gerekmektedir.”
 
2. İptal Tarihi Düğün/Nişan Tarihine Yakınsa
 
Düğün sahibi, organizasyonun iptaline ilişkin beyanını düğüne az bir süre kala bildirmişse, firmanın bu yeri o tarihler için başkasına kiralaması mümkün olmayabilir. Bu durumda düğün sahibi sözleşme bedelini ödemek zorunda kalabilecek ise de; Yargıtay, organizasyonun iptaline bağlı olarak, yer sahibi kiralayan firmanın organizasyon yapılmadığı için yapmaktan kurtulduğu masraf ve ödemelerin sözleşme bedelinden indirilmesi gerektiğine hükmetmektedir.
 
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/3306 E.  ,  2016/6290 K.
“sözleşmeye konu düğün organizasyonun tarihi 15.09.2013’tür. Davacı ise düğün tarihinden sadece iki gün önce 13.09.2013 tarihli ihtarname ile .... davalıya yazılı olarak bildirim yapmıştır. Hal böyle olunca, düğünün iptalinde davalı firmanın herhangi bir kusuru bulunmadığı da gözetildiğinde, davalının 15.09.2013 tarihinde; davacı ile kararlaştırılan salonda yeni bir organizasyon yapma ihtimali ortadan kalkmıştır. Ne var ki; düğün organizasyonunun gerçekleşmemesi nedeni ile davalının tasarruf ettiği kalemlerin de tespiti gerekir. O halde mahkemece; gerektiğinde bilirkişi raporu da alınmak suretiyle; davalının düğün organizasyonun yapılmaması nedeniyle tasarruf ettiği miktar tespit edilerek, bu kısım yönünden davanın kabulüne, bakiye kısım yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerekir.”
 
3. Sözleşmede Cezai Şart Düzenlenmişse
 
Organizasyonun yapılacağı yer ile yapılan sözleşmelerde, “cezai şart” adı altında birtakım bedeller düzenlenerek, tüketici / düğün sahiplerinin sözleşmeden caymasının önüne geçilmek istenmektedir. Yargıtay kararlarında da görüldüğü üzere cezai şartların fahiş / haksız şart niteliğinde olması halinde bu bedelin geçersiz olduğu ve ödenmeyeceğine hükmedilmektedir. Fakat hangi koşulların varlığı halinde, hangi cezai şartların geçersiz sayılacağı, her olayın oluş şekli ve sözleşmenin içeriğine göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Örneğin Yargıtay, sözleşme bedelinin tümünün cezai şart olarak düzenleneceğini öngören sözleşme hükümlerini haksız şart olarak değerlendirmekte ve dikkate almamaktadır:
 
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/9475 E.  ,  2018/11752 K.
“Taraflar arasındaki 10.04.2012 tarihli sözleşme ile ... “Alınan kaparo iade edilemez. Merasimden vazgeçildiği takdirde aynı tarihli gün ve saat satılmaz ise anlaşmadaki ücret tam alınır.” şeklinde düzenlenmiş 1. maddesinin mahkemece haksız şart olarak kabul edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.”
 
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/38673 E.  ,  2015/12925 K.
“Taraflar arasındaki 27.2.2009 tarihli sözleşme ile 19.6.2009 da yapılacak düğün organizasyonu ile ilgili olarak fesih bildiriminin 45 gün önceden yapılmaması halinde organizasyon sahibinin sözleşme ile garanti edilen kişi sayısı üzerinden ödeme yapma yükümlülüğünü düzenleyen 4.c maddesinin haksız şart olarak mahkemece kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır.”
 
Yine Yargıtay başka bir kararında ise, 18 bin Euro cezai şartı makul bulmuş ve hükümsüz saymamıştır:
 
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2018/2236 E.  ,  2019/6436 K.
“16.09.2013 tarihli sözleşmede, sözleşme bedelinin açıkça 84.960 Euro olduğu, 8. maddesinde ise 119 ila 90 gün öncesine kadar organizasyonun iptali halinde %25 karşılığı 18.000 Euro iptal ücreti ödeneceği düzenlenmiştir. davacının bu bedeli ödemek zorunda olduğu düşünülmeksizin davanın (kısmen) kabulü usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulması icap etmiştir.”
 
4. Düğün Sahibi Tarafından Kapora Verilmişse
 
Organizasyon / düğün, davet sahibi tarafından sözleşmenin kurulması esnasında bir miktar “kapora” ödemesi yapılmış olabilir. Sözleşmenin düğün sahibi / organizasyon sahibi tarafından iptal edilmesi / feshedilmesi halinde ödenen kaporanın iadesini talep ettikleri ve fakat genellikle organizasyon yeri sahiplerinin bu bedeli iade etmedikleri bilinmektedir.
 
Türk Borçlar Kanunu’nda “kapora” adı ile düzenlenen bir ödeme şekli düzenlenmemektedir. Kanun, bağlanma parası ve cayma parası adı altında iki farklı ödeme şekli düzenlenmiştir. Kural olarak, sözleşmenin kurulmasından önce ödenen para bağlanma parası olarak kabul edilir ve sözleşmenin sonlandırılması halinde iadesi edilmesi zorunludur. Cayma parası ise, sözleşmenin sonlandırılması halinde iade edilmez. Sözleşmenin kurulması esnasında veya öncesinde ödenen paranın “cayma parası” olarak ödendiğini ispatlama yükü parayı alan tarafta, yani organizasyon yeri sahibi üzerindedir. Ödenen paranın bağlanma parası değil de cayma parası olarak ödendiğinin ispatı sözleşmeye bu yönde bir hüküm koyarak mümkün hale getirilebilir. Genellikle sözleşmelerde, ödenen paranın kapora olduğu ve iade edilmeyeceği yazılmaktadır.
 
5. Sözleşmedeki Maddelerin Geçerliliği Şartları
 
Organizasyon yeri sahipleri tarafından, sözleşemelere, “kapora” veya “cezai şart” konusunda olduğu gibi, tüketicinin aleyhine bir takım ifadelere yer verilmektedir. Bu ifadelerin geçerli olup olmadığı, tartışılması gereken önemli bir konudur. Organizasyon yeri kiralama sözleşmeleri genellikle ve çoğu kez; organizasyonun yapılacağı yerde veya kiralayan kişinin işyerinde yapılmaktadır. Bu nedenle sözleşmenin geçerlilik şartlarına ilişkin olarak TKHK madde 47’de ve İşyeri Dışında Kurulan Sözleşmeler Yönetmeliği’nde düzenlenen şekil şartlarının uygulanabilir olduğu durumlarda, genellikle bu hükümlere aykırı düzenlenen sözleşmelerin aleyhe hükümlerinin geçersiz olduğunun bilinmesi gerekir. Bunun yanısıra, “kapora” gibi düzenlemelerin haksız şart olarak değerlendirilmesi de mümkün olup, sözleşmenin bu hükümlerinin gereği gibi tartışılmadığının iddiası ile iptal edilmesi mümkündür.
 
6. Sözleşme Bedelinin Tamamı Ödenmişse
 
Organizasyon sahibi tarafından sözleşme bedelinin tamamı sözleşme öncesinde ödenmiş ve fakat daha sonra şartlar gerektirdiği için organizasyon / düğün iptal edilmiş ise ödenen bedelin iade edilmemesi halinde, açılacak davanın yukarıda şartlar ve açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Sözleşmenin feshi tarihi ve buna bağlı olarak organizasyon yeri sahibinin başka bir kiracıya kiralama yapıp yapamayacağı en önemli kriterdir. Bunun yanında, sözleşme gecikmeli olarak sonlandırılmış olsa bile, firmanın, organizasyon yapılmadığı için yapmaktan kurtulduğu masrafların iadesi zorunludur.
 
7. Covid - 19 Salgını ve Genelgeler Nedeniyle Düğün/Organizasyon İptali
 
Dünyada yaşanan salgın hastalık nedeniyle, ülkemizde alınan tedbirler kapsamında, bazı işyerlerinin kapatılması, düğün ve benzeri organizasyonların iptal edilmesi ve sonrasında kısıtlı olarak da olsa organizasyonlara müsaade edilmesi gibi gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmelerin sonucunda, düğün sahipleri, nişan, kına, davet, eğlence gibi organizasyonların sahipleri, bu eğlenceleri, bahse konu kısıtlamalar çerçevesinde yapmaktan kaçınmaktadır. Davetin / organizasyonun istenilen ölçüde güzel, eğlenceli ya da keyifli olmayacağı gerekçesi ile organizasyonların iptalini talep etmektedirler. Fakat ne var ki yine organizasyon yeri sahipleri ile anlaşma sağlanamamakta, ücretin tamamının veya bir kısmının ödenmesi gerektiği, aksi takdirde dava ve benzeri yollara gidileceğini ya da ödenmişse, ödenen paranın iade edilmeyeceğini bildirmektedirler.
 
Yukarıda açıkladığımız bilgileri ışığında, salgın hastalık kapsamındaki genelgeler uyarınca, düğünlerin veya organizasyonların iptal edilmesi halinde, sözleşme bedelinin ödenmesinin gerekip gerekmeyeceği halihazırda Hukuk camiasında tartışılmaktadır. Yüksek mahkemelerin konu hakkındaki karar ve görüşleri merakla beklenmekte ve bu konudaki akademik çalışmalar takip edilmektedir. Bu aşamada şunu söylemek mümkündür ki, Covid - 19 salgını nedeniyle, düğününü iptal edenlerin, sözleşme bedelini ödemek zorunda kalıp kalmayacağı konularında inceleme  yapılırken; sözleşmeyi düğüne ne kadar süre kala feshettiği, fesih bildirimini yazılı verip vermediği, fesih bildiriminde Covid - 19 salgını ve genelgeleri gerekçe tutup tutumadığı, sözleşmenin kurulma yeri, şekli, haksız şartların içeriği gibi konular önem arz edecektir.
 

Sonuç Olarak

 
Düğün sahipleri veya diğer nişan, kına, davet, eğlence gibi organizasyon sahipleri, organizasyonun yapılacağı yer sahibi veya işletme ile yaptıkları kira sözleşmesini muhakkak dikkatlice değerlendirmelidir. Sözleşmede haksız şart olarak nitelendirilebilecek ağır cezai şartlar, fesih hakkını kısıtlayan hükümler, kaporaya ilişkin hükümler ya da sözleşme bedelinin tamamının her durumda ödeneceğini ya da iade edilmeyeceğini düzenleyen hükümler geçersiz kabul edilebilir. Tüketicilerin, organizasyonu geç iptal etmesi nedeniyle yer sahibi işletmenin talep edebileceği “menfi zarar” yalnızca, o tarihte başka bir kişiye kiralama yapılamamasından kaynaklanan zarardır. Bunun dışında kalan her türlü talebin hukuka aykırı düştüğü peşinen söylenemez ise de genellikle geçersiz taleplerdir. Tüketicilerin söz konusu haklarını kullanırken profesyonel bir hukuk yardımı alması doğru olacaktır.
 
Daha fazla bilgi almak için info@kutelhukuk.com üzerinden mail yolu ile, whatsapp hattından veya telefon numarası üzerinden iletişime geçebilirsiniz.
Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.