Cevap Dilekçesinin Islahı ile Zamanaşımı Def'inin İleri Sürülmesi

1. Zamanaşımı Def'inin İleri Sürülmesi

Zamanaşımı def'i ilk itiraz değildir fakat savunma genişletme yasağı kapsamında değerlendirilerek ileri sürülmesi zorunludur. Basit yargılama usulünün uygulandığı yargılamalarda, cevap dilekçesinin verilmesi; yazılı yargılama usulünün usulünün uygulandığı yargılamalarda ikinci cevap dilekçesinin verilmesi ile savunma genişletme yasağı başlar. Buna göre yargılama usulüne göre dilekçeler aşamasında zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi gerekir. Cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'i ileri sürülmemişse, cevap verme süresi dolmamış olsa bile zamanaşımı def'i ileri sürülemez. Bu hususa ilişkin detaylar ve güncel yargı kararları şu makalemizden incelenebilir.

2. Zamanaşımı Def'inin Cevap Dilekçesinin Islahı ile İleri Sürülmesi Şartları

2.1. Zamanaşımı Def’inin Cevap Dilekçesinın Islahı ile İleri Sürülmesi Mümkündür

Güncel yargı kararları da geçmiş dönem yargı kararları da zamanaşımı def’inin, cevap dilekçesinin ıslahı yolu ile ileri sürülebileceği yönündedir. Aşağıda belirtilen üç şartın varlığı halinde cevap dilekçesinin ıslahı mümkündür. Bunlar; daha önce süresi içinde usulüne uygun bir cevap dilekçesi verilmiş olması, ıslahın tahkikat bitinceye kadar yapılması ve ıslahın kötüniyetli olmamasıdır.

"Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür."(Yargıtay HGK. 04.06.2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.)

HGK'nun 04.06.2011 gün ve 2010/9-629 E – 2011/70 K sayılı kararı bu yönde olduğu gibi, HGK'nun 19.02.1998 gün 4-23 E – 16 K sayılı ve 13.02.1963 gün 4-51 E, 19 K. sayılı ilamlarında da ıslah yoluyla zamanaşımı def'inin ileri sürülebileceği kabul edilmiştir.

2.2. Cevap Dilekçesinin Islahının Şartları

2.2.1. Süresi İçinde Cevap Dilekçesi Verilmiş Olmalıdır

Yargıtay daireleri farklı görüşler ileri sürse de - özellikle 8. Hukuk Dairesi bu konuda diretmektedir – güncel Hukuk Genel Kurul kararları uyarınca, yüksek yargı cevap dilekçesinin ıslahını, süresi içerisinde usulüne uygun bir cevap dilekçesi vermek şartına bağlamaktadır. Hukuk Genel Kurulu, güncel bir kararında, “cevap dilekçesi vermeyen kimsenin ıslah ile cevap dilekçesi verebilmesi yolunun açılması için, cevap dilekçesi vermeyerek davacının iddialarının inkar edilmesine dair işlemi/kanuni sonucu, bir usul işlemi saymak gerektiği” yönünde görüş belirtmektedir. Bu konuda detaylı açıklamalarımız şu makalemizde incelenmiştir.

2.2.2. Islah Tahkikat Bitinceye Kadar Yapılmalıdır

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yapılan 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun değişiklik le tekrar gündeme geldiği üzere, ıslah tahkikat bitinceye kadar yapılabilir. Tahkikat bittikten ve fakat Yargıtay tarafından karar bozulduktan sonra yerel mahkemece yeniden tahkikat aşamasına geçilmesi halinde ıslah işleminin yapılıp yapılamayacağı uzun dönem tartışmalara neden olmuş ise de HMK değişikliği ile konu açıklığa kavuşturulmuştur. Taraflar, kural olarak tahkikat aşaması bitene kadar ıslah yapabilir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kararın kaldırılarak dosyanın yeniden yerel mahkemeye gönderilmesi veya Yargıtay tarafından bozulup da yeniden yerel mahkemeye gönderilmesi hallerinde; yerel mahkemece tahkikat aşamasına geçilirse, taraflar dilekçelerini ıslah edebilirler.

2.2.3. Cevap Dilekçesinin Islahı Harca Tabii Değildir

Yargıtay’ın çeşitli daireleri, cevap dilekçesinin ıslahının maktu harca tabii olduğu yönünde görüş belirtmeye devam ediyor ise de Hukuk Genel Kurulu cevap dilekçesi ıslahının harca tabii olmadığını defalarca kez karara bağlamıştır. Konuya ilişkin detaylar şu makalemizden bulunabilir.

2.2.4. Islah Kötüniyetli Olmamalıdır

Cevap dilekçesinin ıslahı için diğer önemli bir şart ise ıslahın kötüniyetli ıslah niteliğinde olmaması gerekir. Hangi şartlarda gerçekleştirilen ıslahın kötüniyetli sayılacağı aşağıda paylaşılan kararda tartışılmıştır

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun

08.07.2020 tarihli, 2016/828 E. ve 2020/551 K. Sayılı kararı:

"30. Mahkemece 24.03.2014 tarihli duruşmada verilen ara karar ile davalı vekilinin sonradan sunduğu bordro ve diğer belgelerin değerlendirilmesi için aynı bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, takip eden 15.05.2014, 26.06.2014 ve 22.09.2014 tarihli duruşmalarda ise ek raporun beklenilmesine karar verilmiştir.

31. Ek bilirkişi raporu 26.09.2014 tarihinde dosyaya sunulmuş, 08.10.2014 tarihinde ise davalı vekiline tebliğ edilmiştir.

32. Davalı vekili 10.10.2014 tarihinde ıslah harcını yatırarak cevap dilekçesini zamanaşımı yönünden ıslah ettiğini yazılı olarak bildirmiş, takip eden 19.11.2014 tarihli duruşmada da sözlü olarak zamanaşımı defi yönünde beyanlarda bulunmuştur. Davalı vekilinin yazılı ıslah dilekçesi aynı duruşmada davacı vekiline elden tebliğ edilmiş olup, davacı vekili, davalının ıslah dilekçesini kabul etmediklerini, davanın sonunda yapılması nedeniyle kötü niyetli olduğunu beyan etmiştir.

33. Mahkemece davalı vekilinin ıslah dilekçesi dikkate alınarak yeniden ek rapor alınması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, davalı vekilinin zamanaşımı defi nazara alınarak hazırlanan bilirkişi ikinci ek raporu 25.12.2014 tarihli duruşmada taraf vekillerine elden tebliğ edilerek taraflara bilirkişi raporuna karşı beyanlarını bildirmeleri için 3 günlük kesin süre verilmiş, davacı vekili 30.12.2014 tarihli dilekçe ile davalının ıslah dilekçesinin zaman bakımından kötü niyetli ıslah olması nedeniyle reddi gerektiğini belirtmiş, mahkemece 30.12.2014 tarihli duruşmada esas hakkında karar verilmiştir.

34. Öncelikle savunmayı genişletme sayılan hâllerde ve davacı tarafın da açıkça muvafakat etmemesi durumunda davalı savunmasını ancak ıslah yolu ile değiştirebilir ya da genişletebilir.

35. Islah, tahkikat bitinceye kadar yapılabilir. Davacının talep artırım dilekçesinin davalı vekiline 24.03.2014 tarihinde tebliğ edildiği sabit ise de, usul hukukumuzda davalının buna karşı vereceği cevap dilekçesinin süresine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalı vekilinin tahkikat bitinceye kadar cevap dilekçesini ıslah etmesi mümkündür. Dosya kapsamından davalının ıslahının kötü niyetli olduğuna dair davacının soyut beyanı dışında da bir delil bulunmamaktadır. Yargılama süreci yukarıda belirtildiği şekilde olup davalının ıslah dilekçesi üzerine bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Ek rapor ile hükmün verildiği duruşma tarihi arasındaki süre makul bir süre olup, bu hâli ile yargılamayı uzatmaya yönelik olmadığı sonucuna varılmıştır.

36. O hâlde mahkemece davalı vekilinin cevap dilekçesini zamanaşımı defi yönünden ıslah etmesinin 6100 sayılı HMK’nın 182. maddesi kapsamında kötü niyetli ıslah olmadığı yönündeki kabulü isabetli olup, bu yöndeki direnme kararı yerindedir."

Sonuç

Cevap dilekçesinin ıslahı ile zamanında ileri sürülemeyen zamanaşımı savunmasının ileri sürülmesi mümkündür. Yıllardır süre gelen yüksek yargı uygulaması da bu yöndedir. Cevap dilekçesinin ıslahı için, süresi içerisinde usulüne uygun bir cevap dilekçesi vermiş olmak ilk şarttır. Bu konunun detayları şu makalemizde yer almaktadır. Ayrıca ıslahın tahkikat bitinceye kadar yapılması ve kötüniyetli olmaması da diğer önemli noktayı oluşturur. 11.12.2020

Kadir Uyanık

Av. Kadir Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Ticaret Hukuku alanında yüksek lisans eğitimi görmektedir. Çalışmalarını Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku alanında yoğunlaştırmıştır.