1- Bozmadan Sonra Islah Sorunu
Bilindiği üzere Yargıtay'ın 04.02.1948 tarih, 1944/10 E. - 1948/3 K. sayılı ve daha güncel 06.05.2016 tarih, 2015/1 E. - 2016/1 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları gereğince Yargıtay’ın bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı kabul edilmekte ve bozma sonrası verilen ıslah dilekçeleri ile ileri sürülen taleplerin reddi gerekmekte idi. Ne var ki HMK'nin 177 nci maddesinde yer alan ıslahın zamanına ilişkin düzenleme 22.7.2020 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca konuyla ilgili İBK kararları hükümsüz kılınmıştır. Düzenlemede; "Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz." hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre 28.07.2020 tarihinden sonra verilecek dilekçeler; bozma tarihi daha önceki bir tarih olsa bile geçerli olacaktır. Ne var ki bozma sonrası ıslah düzenlemesi, devam eden davalar bakımından birtakım tartışmalara neden olmaktadır.
2- Bozmadan Sonra Islah Yapılabileceğine Dair Düzenlemeden Ne Anlamak Gerekir? Hangi Tarihten Sonra Geçerli Olacak?
Düzenlemenin yürürlüğe girdiği 28.07.2020 tarihi olmakla birlikte hangi dosyalara ne şekilde uygulanacağı tartışılmalıdır. Konuyla ilgili birkaç somut sorunu dile getirmek faydalı olabilir:
i. Düzenleme 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe girmiş olmakla birlikte bu tarihten önce verilmiş ve hukuken geçerli kabul edilmeyen ıslah dilekçesi geçerli bir hal almış mıdır? Daha somut ifade etmek gerekirse Yargıtay tarafından bozulmuş bir karar üzerine yerel mahkemece yeniden yapılan yargılamada verilmiş ıslah dilekçesi dikkate alınmadan bir karar verilmiş ve bu karar temyize götürülmüş ise Yargıtay ilgili dairesi 22.07.2020 tarihli düzenlemeyi dikkate alarak kararı bozabilecek midir?
ii. Yerel mahkemece bozma sonrası verilen ıslah dilekçesi İBK kararlarına aykırı olarak kabul edilmiş ve hükme esas alınmış, bu husus Yargıtay tarafından davalı lehine bozma sebebi yapılmış, yerel mahkeme bozma kararına uymuş, bu kez davacı temyiz başvurusunda bulunmuşsa, davalı lehine usuli kazanılmış hak doğduğu kabul edilebilir mi?
iii. Davacı tarafça bozma sonrası verilen ıslah dilekçesinin tarihi 22.07.2020 tarihinden önce ise tamamlanmış bir usuli işlem söz konusudur denilebilir mi? Daha somut ifade edile, 28.07.2020 tarihinden önce verilmiş bozma sonrası ıslah dilekçesi daha sonra yürürlüğe giren bir düzenleme ile geçerli bir talep haline gelebilir mi?3- Bozmadan Sonra Islah Yapılabileceğine Dair Düzenlemenin Geçmişe Etkili Olacağı Hakkında Güncel Hatalı Yargıtay Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 26.04.2021 tarihli, 2021/514 E. - 2021/3818 K. sayılı kararında konuyla ilgili kanuni düzenleme ve süreç hakkında bilgilere yer verilmiş ardından, 16.03.2020 tarihinde verilen ıslah dilekçesine itibar etmeyen yerel mahkeme kararını 28.07.2020 tarihli düzenlemeyi gerekçe göstererek 26.04.2021 tarihinde bozmuştur[1].
Kararının çeşitli yönleriyle hatalı olduğunu değerlendiriyoruz. Kararı karşı çıkmamızın temelinde yatan sebep “tamamlanmış bir usuli işlemin yeni hükümlerden etkilenmeyeceği” kuralıdır. Diğer bir deyişle bir usul işlem yapılıp bitmişse, sonraki düzenlemelerden lehe veya aleyhe fark etmeksizin etkilenmez.
Somut bir örnek üzerinden ilerlemek gerekirse, dava dilekçesi kendisine tebliğ edilen davalı taraf iki haftalık cevap süresi geçirildikten sonra 3 ay sonra cevap dilekçesi vermiş olsun. Günümüz HMK düzenlemesine göre cevap dilekçesindeki savunmalar ve deliller dikkate alınamayacaktır. Yerel mahkemenin üç sene sonra, Bölge Adliye Mahkemesi’nin iki sene sonra karar verdiğini, Yargıtay’ın dosyayı dört sene sonra incelemek üzere ele aldığını ve tam bu sırada HMK’nın değiştirilerek cevap süresinin üç aya çıkarıldığını varsayalım. Davalı tarafça 9 sene evvel, o dönemin mevzuatına göre süresi geçirildikten sonra verilmiş cevap dilekçesine itibar edilmelidir denilerek yerel mahkeme kararı bozulabilir mi? Yargıtay 8. Hukuk Dairesi bu soruya “evet” cevabını vermiş durumdadır. Usul kuralları ancak ve sadece “tamamlanmamış” işlemler hakkında derhal uygulanabilir. Bu nedenledir ki usuli işlemler yapıldıkları tarihteki mevzuata tabiidirler. Mevzuatın değişmesi halinde tamamlanmış bir işlemin bundan etkilenmesi mümkün değildir. Tam tersini düşünecek olursak, kısmi dava HMK’dan kaldırılmış olsa, mevcutta devam eden kısmi davalar reddedilme riski ile mi karşılaşacaktır?
4- HMK Değişikliğinden Önce ve Bozmadan Verilmiş Islah Dilekçelerinin HMK Değişikliğinden Faydalanamayacağı ve Geriye Yürümeme İlkesi: HGK Kararı
Konuyla ilgili detaylı tartışmaların yürütüldüğü ve yukarıdaki itirazlarımızı konu edinen bir Hukuk Genel Kurulu kararı verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.04.2021 tarihli, 2017/572 E. – 2021/518 K. sayılı kararına konu olayda davacı taraf bozmadan sonra 01.04.2014 tarihinde ıslah dilekçesi vermiştir. Yerel mahkemece bozma sonrası ıslah dilekçesi kabul edilerek dava kabul edilmişse de özel daire salt bu gerekçe ile kararı bozmuş ıslah dilekçesine itibar edilemeyeceğini ifade etmiştir. Yerel mahkemenin direnme kararı sonrası HGK önüne gelen uyuşmazlık incelenene kadar (dört yıl süre geçmiş) HMK değişikliği gerçekleşmiş ve kararda HMK değişikliğinin davacı lehine uygulanamayacağı aynen şu ifadelerle açıklanmıştır:
“Gelinen aşamada, 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile bozmadan sonra da ıslah yapılabileceğine ilişkin hüküm getirilmiş ise de bu Kanun’un “geriye yürümeme ilkesi” ve ıslah işleminin yapılmakla tamamlanmış usuli işlem teşkil etmesi nedeniyle eldeki davada ıslah tarihi itibariyle bu yeni hükmün uygulanamayacağı açıktır.”
Sonuç Olarak
Usul hükümleri bakımından yapılmış değişikliklerin tamamlanmış işlemler bakımından uygulanamayacağı açıktır. Tartışılması gereken nokta belki “ıslah dilekçesinin verilmesi ile” tamamlanmış bir usuli işlemin doğup doğmadığı olabilir. Ancak HGK bu konuda da net bir biçimde “ıslah işleminin yapılmakla tamamlanmış usuli işlem” niteliğinde olduğunu ifade etmiştir. Bu nedenle 28.07.2020 tarihinden evvel verilmiş ıslah dilekçeleri HMK değişikliğinden olumlu anlamda etkilenemez. Diğer bir deyişle, bozma sonrası verilen ıslah dilekçeleri, 28.07.2020 tarihinden önce hukuk aleminde sonuç yaratamayacak, ölü işlemlerden olup, sonraki kanun değişiklikleri ile canlandırılamazlar. Aksi yönde bir kabul, yukarıda verilen cevap dilekçesi örneğindeki gibi, hukuki güvenliğin ve belirliliğin ortadan kaldırılması anlamına gelebilir. 03.11.2021
[1] “Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde faiz talebinde bulunmamış, fakat bozmadan sonra dosyaya sunmuş olduğu 16.03.2020 havale tarihli dilekçesinde 53.714 TL alacağın dava tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş, bu bedel üzerinden belirlenen harcı da yatırmış olduğuna ve ıslah dilekçesiyle faiz talep ettiğine göre , alacağa ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.”