Borç Paranın İadesi İhtarnamesi Göndermeden İcra Takibi ve İtirazın İptali

1- Borç Paranın İadesi İhtarnamesi

Borç Para Verme ve İadesi Davası, Borç Para Nasıl Geri Alınır? başlıklı yazımızda detayları ile anlatıldığı üzere borç paranın iadesi davası açmadan evvel borçlu tarafa bir ihtarname gönderilmesi ve altı hafta süre verilmesi zorunludur. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme varsa ve sözleşmede paranın ne zaman geri ödeneceği açıkça belli bir vadeye bağlanmışsa ihtarname gerekmemektedir. 

Borç paranın iadesi ihtarnamesi göndermeden evvel borçlu hakkında icra takibi başlatılmış ve borçluya ödeme emri tebliğ edilmişse, ödeme emrinin tebliği ihtarname yerine geçmektedir. Fakat icra takibinin başlatıldığı tarihte henüz muaccel olmuş bir borç mevcut olmadığından itirazın iptali davası açılması mümkün değildir.

2- Borç Paranın İadesi İhtarnamesi Göndermeden Başlatılan İcra Takibi ve İtirazın İptali Davası Açma Hakkı

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15.11.2018 tarihli ve 2016/14533 E. - 2018/7099 K. sayılı kararında da açıkça ifade edildiği üzere ihtarname çekip altı hafta süre geçmeden icra takibi başlatılması halinde, ödeme emri ihtarname yerine geçse bile itirazın iptali davası açma hakkı doğmaz. Zira takip tarihinde muaccel bir borç yoktur. Kararın ilgili bölümü şöyledir: “Dava, ödünç sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından davalıya “borç olarak” kaydıyla yapılan havale tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 312. maddesi, takip ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun ise 392. maddesi gereğince, ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir ödeme günü, ihbar süresi belirlenmemiş veya istenildiği zaman muaccel olacağı kararlaştırılmamış ise ödünce konu paranın ilk istemden başlayarak altı hafta içinde geri verilmesi gerekir. Yani, madde metninde yazılı hususlar söz konusu değilse ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir. Dolayısıyla somut olayda, davacı iade talebinde bulunup altı hafta bekledikten sonra takibe geçebileceğinden, anılan süreye uyulmadan başlatılan takip usul ve yasaya uygun değildir. Bu nedenle açılan itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”

Yine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 20.10.2016 tarihli ve 2015/13496 E. ve 2016/18868 K. sayılı kararında da borç para iadesi ihtarnamesi gönderilmeden açılan icra takibinde ödeme emrinin ihtarname yerine geçtiği kabul edilmiş ve fakat itirazın iptali davası açılamayacağı ifade edilmiştir: “Dava konusu olaya bakıldığında; davacı, takip tarihinden önce davalıya borcun ödenmesi konusunda ihtarda ya da bildirimde bulunmamıştır. Davalı ödeme emrinin tebliği ile haberdar olduğundan bu tarihten itibaren 6 hafta sonunda borç muaccel hale gelecektir. Bu durumda takip tarihi itibariyle muaccel hale gelmiş bir borçtan söz edilmez. Zamanından önce açılan takip nedeniyle davacı vekalet ücreti, icra harç ve masaraları ile faiz isteminde bulunamaz. Hal böyle olunca, mahkemece, davacının tüm talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabule yönelik hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”

Sonuç Olarak

Borç paranın geri istenmesi ile ilgili hukuki işlemler, borçlu ile alacaklı arasında yazılı bir geri ödeme vadesi belirlenmemişse ihtarname ile başlatılmalıdır. Borç paranın iadesi ihtarnamesi ile borçluya altı hafta süre verilmeli bu sürenin sonunda borç ödenmemişse icra takibine girişilmelidir. Aksi halde ihtarname gönderilmeden başlatılan icra takibine itiraz edilmesi halinde bu itirazın iptal edilmesi için açılacak dava reddedilecektir. Son olarak belirtmek gerekir ki muaccel olmayan bir borç için başlatılan icra takibi nedeniyle gönderilen ödeme emrinin ihtarname yerine geçtiği kabul edilmektedir.

Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 08.11.2021

 

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.