1- Borç Bildirim Belgesinde Gösterilmesi Zorunlu Unsular
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından çeşitli nedenlerle borç bildirim belgesi düzenlenerek ilgililere tebliğ edilmektedir. Yaşlılık aylığının kesilmesi ve yersiz ödemelerin iadesi halinde, ölüm aylığının kesilmesi ve yersiz ödemelerin iadesi halinde, asgari işçilik oranı nedeniyle veya eksik bildirim nedeniyle resen prim tahakkuku üzerine düzenlenen borç bildirim belgesi düzenlendiği uygulamada sıklıkla görülmektedir. Borç bildirim belgesinde hangi unsurların yer alması gerektiği SGK mevzuatında yeteri açıklıkta düzenlenmemiştir. Yargı uygulamaları ile oluştuğu üzere borç bildirim belgesinde şu bilgilerin bulunması zorunludur: i. İtiraz süresi, ii. İtiraz mercii, iii. İtiraz üzerine verilecek karara karşı dava açma süresi, iv. Davada görevli mercii. Bu bilgilerin eksik gösterilmesi hak arama özgürlüğünün kısıtlanması anlamına gelecektir. Bu nedenle bu bilgilerin eksikliği halinde süre geçtikten sonra açılacak davanın süre yönünden reddi mümkün olmayıp, borç bildirim belgesinin iptali gerekir.
2- Borç Bildirim Belgesindeki Zorunlu Unsurların Eksikliğinin Yaptırımı: İptal Edilmesi Gerekir
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.02.2019 tarihli, 2015/3512 E. , 2019/134 K.
“Anılan zorunluluk karşısında, Kurum tarafından işverene tebliğ edilen asgari işçilik tutarı üzerinden Kurumca resen tahakkuk ettirilen sigorta primlerine ilişkin borç tahakkuk bildiriminde mülga 506 sayılı Kanun’un 79/13. maddesi uyarınca ilgilinin başvurabileceği itiraz hakkı, itiraz edilecek mercii ve süresi ile itirazın reddi halinde gidebilecek kanun yolu ve süresinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Somut olayda Kurum tarafından işverene ait “Özel Hastane Bina İkmal ve Tadilat İnşaatı” işyerinden dolayı yapılan hesaplama neticesinde eksik işçilik bildirimi nedeniyle faaliyetin son ayı olan 2001/07 aya mal edilerek 17.071,60TL prim ve 24.01.2007 tarihine kadar hesaplanan 74.653,69TL gecikme zammı olmak üzere toplam 91.725,29TL borç tahakkuk ettirildiği, tahakkuk ettirilen prim borcuna ilişkin borç bildirim belgesinin 02.02.2007 tarihinde davacı..... Sağlık Medikal Hizm. A.Ş.’ye tebliğ edildiği, davacının ise mülga 506 sayılı Kanun’un 79/13. maddesi uyarınca belirtilen bir aylık hak düşürücü süre içerisinde Kuruma itiraz etmeden 09.03.2007 tarihinde İş Mahkemesine dava açtığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan Kurum tarafından 02.02.2007 tarihinde tebliğ edilen borç bildirim belgesinde mülga 506 sayılı Kanun’un 79/13. maddesi uyarınca tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edilebileceği, Kurumca itirazın reddi halinde kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurulabileceği hususlarının ise belirtilmediği görülmektedir.
Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay incelendiğinde, davacı tarafından mülga 506 sayılı Kanun’un 79/13. maddesi uyarınca bir aylık hak düşürücü süre içerisinde Kuruma itiraz edilmediği sabit ise de tebliğ edilen borç bildirim belgesinde itiraz hakkı, itiraz edilecek mercii ve süresi ile itirazın reddi halinde gidebilecek kanun yolu ve süresinin belirtilmediği dikkate alındığında davacının hak arama özgürlüğünün zedelendiğinin kabulü gerekmektedir. Bu durumda usulüne uygun bir borç bildirim belgesinin tebliğinden bahsetmek mümkün bulunmamaktadır.
Sonuç itibariyle itiraz hakkı, itiraz edilecek mercii ve süresi ile itirazının reddi halinde gidebilecek kanun yolu ve süresinin de belirtildiği usulüne uygun bir borç bildirim belgesi düzenlenerek mülga 506 sayılı Kanun’un 79/13. maddesinde belirtilen yasal prosedür yeniden işletilmelidir.”
Sonuç Olarak
Borç bildirim belgesi düzenleyen ilgili ilçe müdürlüğü veya merkezi tarafından bu belgeye genellikle sadece itiraz süresi ve itiraz mercii yazılmaktadır. Gerçekten de Fazla Veya Yersiz Ödemelerin Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik madde 11 hükmünde düzenlenen borç bildirim belgesi (EK-5) incelendiğinde (ilgili ek incelendiğinde) hala daha hatalı ve eksik bir belgenin kullanılmakta olduğu itiraz süresinin 7 gün gösterildiği, itiraz merciinin hiç gösterilmediği, dava açma yerinin idare mahkemesi olarak gösterildiği görülmektedir. Müvekkillere son dönemde tebliğ edilen borç bildirim belgelerinde özellikle idare mahkemesi bilgisinin yer almadığı, fakat bunun silinmesine rağmen yerine iş mahkemesinin de yazılmadığı görülmektedir. Bu gibi hallerde, borç bildirim belgesinin usulsüz düzenlendiği ve iptale tabii olduğu görüşündeyiz.
Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 11.09.2021